Namına “Çer” derlerdi, gerçek adı Mustafa;
Muhtarlık filan yapmış, köyünde birkaç defa…
Mıdıklı şapkasıyla tanır onu Erdemli;
Mesleği değirmenci, bak burası önemli;
Bin dokuz yüz kırklarda; kıtlık çarkı dönerken;
Milletin yoksulluktan ocakları sönerken;
Bizim Çer zengin olmuş değirmen sayesinde;
Ve baş köşeyi kapmış, itibar payesinde!
Boyu ufak olsa da, “ağa” diye anılmış;
Veyselli’de “Karun’un halifesi” sanılmış!
Yaşı ilerledikçe, zamandan almış payı;
Nihayet altmışlara akarken Lemas Çayı;
Büyük oğlu Taş Ahmet, on altısına gelmiş;
Millet kıtlıktan çıkmış, artık ülke düzelmiş…
Bol paça ve uzun saç, moda olup yayılmış,
Akıma uyan gençler, güya “entel” sayılmış!
Çer’in oğlu Taş Ahmet, uzatmış saçlarını;
Beygir yelesi gibi, boyatmış uçlarını…
Çer amcamız duruma, cidden gıcık olurmuş;
Erkekteki zülüfü, “efemine” bulurmuş!
Birkaç defa oğluna “saçını kestir” demiş;
“Uzun saç ve bol paça, köyde abestir” demiş!
Ahmet moda tutkunu, aldırmamış bu lafa;
“Babam beni anlamaz, n’olacak, eski kafa! ”
“Döndü Teyze” derlerdi Çer Emmi’nin eşine;
Zavallı karışmazmış erkeklerin işine…
Aradan günler geçmiş, saçını kestirmez Taş;
Herkesin saçı uzun, böyle olmaz arkadaş!
Elinde usturayla Çer adeta kudurmuş;
Karısının saçını derhal sıfıra vurmuş!
Fazla zaman geçmeden, köylüye haber gelmiş,
Kadınlardan muhalif homurtular yükselmiş!
Çer köylüyü toplamış, Veyselli meydanına,
İhtiyar heyetini çağırarak yanına;
Demiş ki, “Arkadaşlar, beni dinleyin tek tek;
Anlaşılmaz olmuştu evimde kadın, erkek! ”
“Kadının saçı uzun, erkeğin kısa olur;
Sorunu çözemezsem, içime tasa olur! ”
Karizması bitmeden namusumun, arımın;
Kazıdım ki saçını, farkı olsun karımın! ”
Taş yuvarlanıp bulmuş gedikteki yerini;
Ata gücü yetmeyen pataklar semerini!
Kayıt Tarihi : 18.2.2010 14:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
OLAY GERÇEKTİR.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!