Seni,
Kalplerine ruhumu gizlediğim
Kelimelerle anlatacağım sana
Kanıma karışan bir aşkla
Ve aşkla yaşayan bir ölümle
Konuşacağım...
.
Seni sana anlatacağım
Varlığını ve yokluğunu,
Özlemin sonsuzluğunu,
Ve düşündüğümde seni
Dört boyutun birden
Nasıl olupta yok olduğunu.
Seng-i siyahı düşün
Bütün çığlıkların şahidi zamanı
Zamanın izafiyetini,
Issız ve uzak gecelere
Göz kırpan yıldızları
Ve insanı düşün
İnsanın kainatın kalbi olduğunu
Ve o kalbin
Senin avuçlarında attığını düşün.
O zaman anlarsın
Önce dağlara..dağ çiçeklerine
Çatık kaşlı kayalıklara
Ve dört nala koşuşturan
Vahşi kısraklara değen
Bu deli rüzgarların
Beni neden
Senin iklimine tutsak bir ağaç gibi
Şimalden garba
Cenubtan da şarka sevkettiğini.
Gözlerinin...gecenin koynuna saklanan
Eski mezarlar gibi
Korkutan güzelliğini..
Ve benim senin sesinde neden seni değilde
Kayıp bir alemi dinlediğimi...
Uçurumlara bak sonra
Sudaki aksine
Gecenin mavisine
Ve sonra kapat gözlerini.
Önce gözlerimi göreceksin
Sonra gözlerini...
Ve kalbinde akkor gibi
Ateşe düşen ateşi hissedeceksin.
Sonra unut beni
Unutulmuş bir mezar gibi unut
Ben zaten gelmeni hiç istemeden
çağırdım seni
Sevmekten korkarak
Ve ne varsa seni sen yapan
Ve ne varsa
Beni sende mahsur bırakan
Hepsine kızarak sevdim.
Seni sana anlatacağım,
Kelimelerimin gücü tükenene kadar
Aşkın lisanıyla konuşacağım.
Bir umudum olduğu için değil
Ellerinin kalbime dokunmasını,sevdiğim için
Yokluğundan üşüyen kalbimi
Göz yaşımla ısıtmak için
Acıtsada sesimi
Son nefesime dek
Seni yokluğuna haykıracağım.
Anladım
Kendi içinde yaşarmış insan
Uçurumlar elinde büyürmüş
Ellerinde dürülürmüş zaman
Kalp kainatın aynasıymış.
Ve parçalandığında kalbim
İçimi acıtan
Senin aksettiğin o aynaların cam kırıklarıymış.
Şimdi gidiyorum
Senin dünyanda
Bir hiç olmaya mahkum olan
Bu soyut bedeni terkediyorum.
Ben masallarda olcağım
Bundan sonra
Umudun hiç bitmediği yerde
Kaf dağının ardında.
Harutla Marutun ilmini bilseydim
Yani seni sana değil
Kendime anlatmayı başarabilseydim
Ebedi yerle yeksan olsada suretim
Bu mücerred aşkın
Bana bahşettiği acıları
Bir an olsun terketmezdim.
Ama senin için
Ve hiç bir zaman benim olamayan
Bu bedenden mücerred gölge için
Gitmeye mecburum.
Ve seni kalbimde
Yani kıyametin tam orta yerinde
Bir ömür boyunca mahşerde
Ve hep aynalarımın sırrı içinde
Yaşamaya mahkumum
Hoşçakal....hoşçakal efsunum...
M.Kemal Serhatlı
20 01 2009.
Kayıt Tarihi : 21.3.2009 14:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
-
-
-
-
Fatma Hatun EsenArdında ,alevleri göğe yükselen bir sevdayı bırakıp giden bir sevda yaşamak kolay değildir elbet ... Kutlarım yüreğinizi Saygıyla Fatma Hatun EsenCevap Yaz
-
Cevat VarlıGİT BAKALIM TAKIP GÖĞSÜNE MOR GÜLLERİN DİKENİNİ BİR SIRDAN BAŞKA BİR GİZEMLİ HAVAYA BÜRÜN....Cevap Yaz
ÖRTSÜN ÜSTÜNÜ GECE...
ÇALKALAYA ÇALKALAYA DENİZİ GİT..........
BÖYLE BİR ŞİİR YAZMAK DELİLİĞE DELİL OLSADA..YAZAN MASUMDUR....
MEKANDAN SOYUTLANMADAN BU DİZELER YAZILAMAZDI...
BU KAVRAMLAR GİRDABINDAN BOĞULMADAN ÇIKABİLMEK BİLE HÜNERDİR...
NEDEN YAZDIĞINA DEĞİL NASIL YAZDIĞINA BAKTIM SADECE...HİSSİYATINA HAYRAN KALDIM....
SEVGİLERİMLE..

© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız: Hoşçakal Efsunum.. Şiiri - Mustafa Kemal Serhatlı
Şiir ID : 1147835 - 8 Mart 2025 Cumartesi - 02:43:12
Harikulade bir şiir, çok sevdim. Alıyorum, isteseniz de geri vermem artık. Saygılar...