Cennetin kapısından dönüşün, kalbinde gü ...

Yüksel Dayanç
48

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Cennetin kapısından dönüşün, kalbinde güzel bir süveyda artık

Cennetin kapısından dönmek...
Kendine büyük düşler tasarlarken hayatın o küçük, ama bir o kadarda anlamlı ayrıntıları durmadan ıskaladığın için sana acıyorum.
Cezmi Ersöz
Terk edilen Aşk'tır aslında...
Geldiği gibi giden... zaten en büyük Aşk, başlayan Aşk ve biten Aşk'tır. Hayatların başladığı ve bittiği gibi. Aradan; sevinçlerin, hüzünlerin, mutlulukların, mutsuzlukların bütünleşip geçtiği gibi. Aşk'ta aradan sızıp geçer gider. Kazanılmış en büyük yaşamdır aslında Aşk. Gelirken kimseye sormayan, neler getireceğini söylemeyen, gözlerin körlüğünde besleneceğini, yüreklerin susuz kalacağım, zor yaşamların bir bütünü olduğunu ve yaşamaya mahkUm bırakacağım gizleyerek gelir kendiliğinden. Sızar hayatın içine sinsice. Rüzgarına kapılırsın, okşar yüzünü, tenini, ıslatır en acımasız fırtınaların arkasından gelen yağmurlar gibi. Aşılmaz dağ yolların önüne barikatlar kurar. Gönüllü savaşçısındır artık. Engelleri aşmaya odaklarsın kendini. Acımasız eşkıyaların şefidir o, ama sen askeri olmayı baştan kabul etmişindir. Yediğin her kurşun seni daha da gönüllü yapar. H ölmek ne demek' kavramı silinmiştir beyninden. Her kurşun biraz daha güç verir savaşına. Mağlubiyet yoktur inançlarında. Teslim olursun Aşk'a, beyaz bayrağını ilk günden çekersin göğe.
Terk edilen Aşk'tır aslında...
Onca zılgıtları yediğin halde kendini terk etmişindir. inandığın her şeyden. Babandan, annenden, kardeşlerinden, dostlarından. Uzaklardasındır. Coğrafyanın her bir köşesi senin bulunduğun Aşk'ın yeridir, önemsizdir nerde olduğun. Unutkanlıkların vardır yaşadığın Aşk'ın içinde. Her şeydir, her şeyindir Aşk. Kör birinin trafik ışığındaki çaresizliğindedir, yatalak hastaların zorlu nefes alışlarındadır, yaşlıların bastonundadır, kundaktaki bebeklerin emziğindedir. Aşk senin için her yerdedir. İnandırırsın bütün bu yaşamları mücadelelerin Aşkla olacağına. Mucizelerin aslında Aşk'la geldiğine inandırırsın. Yaşadığın hastalıktır seni bu hale getiren, Aşk'ın kendi hastalığıdır bu. Gelirken sana gizleriyle geldiği içindir.
Terk edilen Aşk'tır aslında...
Şehrin ücra köşelerinde yaşadığının anlamsızlığı Aşk'la anlam kazanır. Telefonların her çalışında duyacağın sesin Aşk'ın sesi olduğuna inanışın gibi. Sabah uyandığında seni bekleyenin Aşk'ın olduğuna inanışın gibi. Yüzünü Aşk'ınla yıkarsın. Aynada gördüğün Aşk'ının yüzüdür. Ayakların bulutların pamuk yüzünde gezdiğine inamrsın.
Seni otobüse bindiren, gelen telefonun ucundaki Aşk'ının sesidir. Coğrafyanın hangi köşesine gideceğin önemsizdir. Gideceğin yer Aşk'tır. Aşk'ının sesidir. Mıknatıs gibi çeker seni bulunduğun yerden. Yaslarsın başını otobüsün camına. Nefesinden buğulanmıştır cam. Görünmeyenlerin görünmezliği önemsizdir. Her buğulu camın önünde de, arkasında da var olan tektir zaten: Aşk. Götürürken kendini tanınmaz şehirlere, molaların gereksizliğine takılırsın. Uzayıp gider saniyeler. Saatin hep ayın yerde duruyordur sanki. Zamanın geçmediğine ilk defa bu kadar hayıflanırsın, gözlerin yelkovandan bir türlü vazgeçmez. Aşk' a neler götürdüklerini sıralarsın yüreğinde bir bir. Sıralama yapamazsın aslında. Hepsini ayın anda, ayın zamanda vermenin heyecanıdır sıradansızlık.

Terk edilen Aşk'tır aslında...
Akşamın turuncu yüzündeki kadehlerin kalkışı Aşk'ın adıdır. Sohbetin hazzındadır Aşk. Konuşabilrnek ne güzel. Ayn kalınan zamanları kalbinin getirdiği aceleyle arka arkaya sıralamaya çalışmak. Birbirinin ağzından lafları çalmak. Söz bana aittir demek. Önceliği kendine hak saymak. Aşk'ın gözlerinde kaybolurcasına haykırmak içindir sabırsızlığın getirdiği lafhırsızlığı.
Terk edilen Aşk'tır aslında..
Neler götürdüklerinin, neler getireceklerinin bilinmezliğini kavramak imkansızdır.
Yağmurların toprak renginde yağdığını gözlerinden inerken fark edersin. Dudakların ıslandığında dilinle silerken Aşk'ın acı tadını duyumsarsın. Gözlerindeki resimler ardı ardına sıralanır, albümleşirler.
Yarım kalan Aşk'tır aslında...
Yarım kalan son kadehtir suyun altında ayık kalması için verdiğin uğraşların. Aslında konuşmaya, Aşk'a doymaya devam etmektir kavgaların. Uyandıramazsın içkiden Aşk'ını. Sende uyumazsın. Yatağınızda çınlçıplak, sevişmeden, birbirinize sarılarak yatarsınız. Sabahın ilk ışıklarını Aşk'ının teninde, saçlarında, kapalı gözlerinde, avucunda tuttuğun ellerini, terlemiş ellerinle karşılarsın. Günün ilk aydınlıkları pencereden vurduğunda, gözlerinden toprak renginde boşalan yağmurların acımasızca akmaya başlar. Aşk'ındı, içtiklerindi seni unutkanlığa götüren. Unutmak isteyip de unutamadığın sözdü kulağını kemiren, 'duymamalıydım, duymak istemiyorum bunları' diye beynini zorlayan son sözdü kollarından usulca bıraktığın Aşk'ın. Öylece çınlçıplak yatağın içinde. Yinede üşümesin diye üstünü örtmeyi ihmal etmedin. Çıkarken; kapıyı kapatmadan son kez, son sözleri öylece odanın içinde, yatağın başucunda bırakmak için, gözlerini ve son sözü kendi sesİnle son kez tekrarladın. 'Beni bir daha arama. Hayatımda biri var ve seni bilmesini istemiyorum. Anlatacak hiçbir şeyimin olmadığı içindir. Ve bu konuda zorda kalmak istemiyorum. Bana bir daha gelme.. /'
Terk edilen Aşk'tır aslında...
Kendi şehrinin yollarındayken, başım cama dayamış, sisli dünyaların içinde dağıtamıyordun sisleri. Otobüsün camı buğulanmıyordu. Camdan görünenler hayatın kendi gerçekleriydi. Kör adamın trafikteki çaresizliği, yatalak hastaların zorlu nefes alışları, yaşlılığın bastonu, kundaktaki bebeğin muhtaçlığı kendi gerçeğiydi hayatın.
Terk edilen Aşk'tır aslında..
Baban, annen, kardeşlerin, dostların değildi terk edilmesi gerekenin aslında. Aşk'ın kendisi olmalıymış diye inanışın, başını otobüsün camına son kez dayayışında yatıyordu. Kendi şehrinin ücra semtlerinde aydınlık yüzün karatma geceleriyle karşılanışı... suskun... sabırlı... ağlamaklı...
Terk ettiğim kendirndi aslında...
Son gecemin sabahında başladım yazmaya. Canımın yanması, sızlayan yanlarım dökülüyor dilimden. Beyaz sayfalarımı kirletiyorum onlarla. Bir tek özene-bezene temizliğini koruduğum tenim kirlenmedi Aşk' ınla. Ama onu da başka bir tende kirletmeye karar verdim. Sende bıraktığım yüreğimdeki Aşk'ımın yanına bir başka Aşk ancak misafir olarak gelir ve gider. En güzel Aşk, başlayan Aşk ve biten Aşk'tır nasılolsa. Terk edilenin Aşk'ım mı, kendim mi? olduğu önemsizdir artık. Cennetin kapısından dönmenin senin için öneminin ne olduğu senin kavgandır artık
Bu şiirimi de misafir aşkınla tenimi kirlettiğimin akşamı yazıyorum. Toprak rengi yağmurlann gözlerimde kirletmeye başladığım kağıdıma daha yazmadan senin yazdığım biliyorsun aslında.
Bendim kaderine mahkum olan. O umarsız gözlerinde,
çocuksu yanlarına getirmiştim cenneti. Yok oluşum değil.
Tekmelediğin kapıların sahibi,
suskun toprak rengi yağmurlarım,
sabırlı aşk inancım.
Ağlamaklı yüreğimin sesinde, şehrimin ücra köşesinde mezarın. Bendim kendine mahkum olan.
O umarsız bekleyişinde,
çocuksu yanlarına getirmiştim cenneti. Terk edilen aşkın kendisi aslında. Cennetin kapısından dönüşün, kalbinde güzel bir süveyda artık

Yüksel DAYANÇ

Yüksel Dayanç
Kayıt Tarihi : 16.11.2009 01:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yüksel Dayanç