Ben saçlarına dokunan her yağmuru,adını çağıran her sesi,ellerinle dokunduğun her nesneyi ve gözlerinin değdiği her yeri
içime attım
belli bir saatten sonra ellerim hep üşür değişen bir şey yok her kış bileğimi büker Ahmet Arif'in dizeleri,kalbim ince ince sıyırır Ahmet Kaya'nın rakı özlemin de ki gülümsemesi, Nazım'ın memeleket hasreti aklımda ki orman tutuşur
Cemal Süreya kapısı ve ya telefonu çaldığında hep "sen misin? " diye açarmış düşünsene bir ihtimali var olduğunu biliyormuş geri dönmesi adına
sen,
sen benim bekleyişimin ihtimalsizliğisin.
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla