Cennetin Anahtarı ( Hikaye )

Nedim Saatcioğlu
516

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Cennetin Anahtarı ( Hikaye )

“““ Allahü teâlâ bir kuluna ben hastalandım… sen beni ziyarete gelmedin buyurur… o kimse Ya Rabbi… sen nasıl hastalanırsın deyince… falanca müslüman hastalandığında… ziyaret etseydin benim ziyaretime gelmiş olurdun buyurur ”””

…bunun gibi birçok örnek var kitaplarda “ şu açı doyursaydın beni doyurmuş olurdun… şu düşeni kaldırsaydın beni kaldırmış olurdun”
… gibi… gibi... gibi… yüzlerce örnek var…

…kadın bir gün secdeye oturur ellerini açar ve dua eder…

… ey Rabbim hikmetinden sual olunmaz… bana öyle bir koca nasip et ki hayatımın sonuna kadar beni çok sevsin… bana hep bağlı kalsın… beni hiç üzmesin… bir dediğimi iki etmesin… gözünden bile sakınsın beni… bolluk… bereket… servet içinde bir hayat yaşamayı nasip et bana ne olur Yarabbi demiş…

… dua bu… keramet vaktine denk gelir ve Allah onun karşına hiç olmadık bir yerde ve hiç olmadık bir zamanda bir adam çıkarır… Allah ol dedi ya…
“ Kün ve Yekün ” …

… adam… ey Allah’ım… sen hiç olmadık bir yerde çıkardın bu kadını karşıma… bu kadın benim için hayırlısı ise bana helal kıl… ben de senin rızan için bu kadını koruyup… kollayıp... seveyim der… sonrada bu sözünü unutur gider…

… birkaç görüşmeden sonra adamın kalbine de bir muhabbet düşürür yüce Yaradan… adam bir anda kaşına… gözüne… saçına….başına…enine… boyuna… posuna… endamına vurulur kadının…

…evlenirler…

… Allah da yürü ya kulum der… adam da hayatını kadının mutluluğu için feda eder… onun bir dediğini iki etmemek için gece gündüz demeden çalışır… yemez yedirir… giymez giydirir… gezmez gezdirir… evler… arabalar… arsalar… tapular… kazandığı bütün parayı bankaya onun adına yatırır…

… kadın bazen mutlu… bazen huzursuz… bazen sitemkar… dünyalık yaşayan… ruhu hiç doymayan bir kadın olur…

…yıllar yılları kovalar… adam bir gün amansız bir hastalığa yakalanır... hastaneye kaldırılır… kadın bir gün… iki gün... beş gün… on gün derken sıkılır bu hasta bakma hayatından ve aman ölürse ölsün benim hayatımın sonuna kadar yetecek param pulum evim barkım servetim var nasıl olsa… ona ihtiyacım kalmadı artık der ve kendi renkli dünyasına döner… yeni bir düzen kurmanın telaşına düşer…

… hikâyenin bu kısmında çıkarmamız gereken bir ders vardır…
1- bazı insanlar narkördür… menfaati bitince seni yok sayarlar…

…adam günden güne kötüye gider hastane odasında… hisseder… son günleridir artık… kadına haber salar gelsin son kez göreyim diye… eş dost kadına gider… kadın oralı bile olmaz… o kendi yalancı dünyasına yeni renkler katmanın telaşındadır… can yavaş yavaş çekilmeye başlar bedeninden… tekrar haber salar sevdiğine… can göğsüme dayandı öleceğim gelsin son kez göreyim onu ne olur der… yine kadına gider eş dost… kadın yine oralı olmaz… yeni bir eve taşınan kadın… o halı senin bu avize benim hevesinin peşindedir… son nefes artık alt dudağa kadar gelir… tekrar haber salar… rica minnet yalvar yakar kadını hastaneye getirirler… adam sevdiğine son kez bakar…

…ben senin mutluluğun… rahatın… huzurun için ömrümü adadım ne istediysen aldım… neyim varsa verdim… ama sen son bir kez bile beni görmeye gelmiyorsun neden der… boynu bükük sitem eder kadına…

…kadın merhametten yoksun gözlerini kocasına çevirir… alaycı bir tavırla… zorla mı yaptırdım… ne yaptıysan kendi rızanla yaptın… ben sana ev bark almı dedim…
“ yapmasaydın ” der

…adamın gözünden iki damla yaş süzülür ve dudağın kıyısında sıkışıp kalan son nefeste çıkar ve bulutlara karışır…

… hikâyenin bu kısmından çıkarmamız gereken iki ders vardır…
1- bazı insanlar narkördür… menfaati bitince seni yok sayarlar…
2- hayatta ne yaparsan yap bir gün gelir “ yapmasaydın ” derler…

…adam birden bire gözlerini açar… ne hastane vardır ne hemşire… mahşeri bir kalabalık… ağlayanlar çığlık atanlar… saçını başını yolanlar… yalvaranlar… korku içinde titreyenler… simsiyah gölgelerin yanında sağa sola savrulan insanlar bir yanda… mutlu… huzurlu… telaşsız… kaygısız…huşu içinde… nur yüzle… sabırla bekleyen insanlar bir yanda…

…bir anda şimşek hızıyla bembeyaz bir gölge gelir adamı kucaklar ben diyeyim yüz km… sen de bin km bir hızla… bir ışık ve nur sağnağının içine görürür adamı ve bırakır…

…adam saşkın… adam kararsız bakar etrafa… hayatında görmediği bir güzellik… duymadığı bir mutluluk… bütün hücrelerinde adeta dans esen bir huzur vardır… gözleri bu nurlu ışıktan kamaşır… ayıramaz kirpiklerini birbirinden ama hisseder her hücresinde…

…ve bir ses duyar…

…ey kulum bu cenneti senin için yarattım… gir ve sonsuza kadar huzur ve mutluluk içinde orada yaşa der…

…adam öldüğünü ve Allah’ın huzurunda olduğunu o an anlar…

…kendisi için yaratılan cennetin kapısına bir iki adım atar… durur… arkasına döner…

…ey Allah’ım ben dünyada ne namaz kıldım… ne oruç tuttum… ne hacca gittim ne zekat verdim… kimseye bilerek bir kötülük yapmadım ama… senin rızan için de bir şey yapmadım… bu mükafatı hak edecek ne yaptım ben der…

…Allah der ki
hani eşin olan o kadın var ya… onu benim rızam için sevdin… korudun… kolladın ya… aslında sevdiğin o kişi eşin değildi…

…bendim…

… hikâyenin sonunda çıkarmamız gereken üç ders vardır…
1- bazı insanlar narkördür… menfaati bitince seni yok sayarlar…
2- hayatta ne yaparsan yap bir gün gelir “ yapmasaydın ” derler…
3- herşeye rağmen adı her ne olursa olsun… Allah’ın rızası için yapılan her şey seni cennete götürür

Nedim Saatcioğlu
Kayıt Tarihi : 6.5.2023 11:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nedim Saatcioğlu