Sesleniyorum, sesime ses ver…
Biz gerçek hayatlardık. Hayatın ne anlama geldiğini bilerek yaşamaya çalışan insanlar. Eksik yanlarımızı tamamlıyorduk. Gerçek olacak hayallere bir süreliğine son vermiştik. Zaman sadece yaşananları anlatmamıza yetiyordu. Geri kalan zamanlarımızda hep susuyorduk.
Susayarak susuyorduk…
Farklı açılardan aynı yolun sonunu gözetliyorduk. Beklentilerimiz tüm eksikliklere rağmen olması gerekenlerdi. Yüzlerimiz ne zaman aynı düzlemde buluşsa o zaman sorgulamaya başlıyorduk. Soru sormaktaki niyetimiz mükemmeliyetçilikten geliyordu. Biliyor olsak bile; takdir edilmek, kabul görmek gibi gereksinimlerimiz vardı.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman