Güneşim gündüzüm mehtabım gecem
Bitmeyen dertlerim hayat bilmecem
Yıllardır dilimden düşmeyen hecem
Cehennemim hasret cennetim sensin
İlkimden sonuma en tatlı belam
Seni unutamam okunsa selam
beklenmedik bir fırtınaydı gelişin...
uyandırdın sessizliğimi aysız gecelerde
yaralı bir deniz gibi hıçkırdığını
bir fanus altında sıkışıp kaldığını..
aşkla kenetlenen kalplerimizin..
me'yus olduğunu,bunaldığını
Devamını Oku
uyandırdın sessizliğimi aysız gecelerde
yaralı bir deniz gibi hıçkırdığını
bir fanus altında sıkışıp kaldığını..
aşkla kenetlenen kalplerimizin..
me'yus olduğunu,bunaldığını
hece şiirlerinde 'ayak' diye bildiğimiz son mısralara kafiye düzensizliği var....
vasattı...
hece şiirinde bir ''revizyon'' ya da daha küçük müdehalelerle bir '' restorasyon'' çabası hep dikkatimi çeker..
ne pahasına olursa olsun, şiir dünyası vazgeçmek istemez bu kalıptan..
canlı tutmak için çaba gösterir..
ben hece kalıbının Türk şiirinde bir '' kurum'' olduğunu düşünüyorum
Nasıl ki sosyal hayatı biçimlendiren ve yıllar içinde o toplumun karakteristiği haline gelmiş kurumlar vardır
mesela '' evlilik kurumu'' , '' siyaset kurumu'' , ''ticaret kurumu'' gibi
işte tıpkı bu kurumlar gibi Türk Şiiri'nin biraradalığını ve şeklini oluşturan bir kurumdur hece şiiri...
bu tespiti yaptığımız anda bir şeyler daha söylemek gerekiyor..
dünya tarihinde oluşturulmuş her kurum, en az iki savaşa girmek zorundadır;
1- kendisini tesis eden devrimin saldıran tarafında
2- kendisini yıkmaya yeltenen devrimin savunan tarafında
ve birinde kazanır diğerinde kaybeder..
peki bir kurum olarak, hece şiiri bu savaşları vermiş veya veriyor mu?
kesinlikle verdiğine inanıyorum..
yerini aldığı aruz şiirine karşı bir taarruz savaşı, yerini almak isteyen serbest şiire karşı şu anda veriyor olduğu müdafa savaşı....
peki hece şiiri bu savaşlarda kaybetmiş midir?
hayır..
o vakit üstteki iddiamızla çelişmedik mi?
hayır..
çünkü orada '' oluşturulmuş kurum'' ifadesi kullandık
hece şiiri '' kendiliğinden oluşmuş bir kurumdur''..dolayısıyla da mağlup olmamıştır...
o zaman temel önermemizi kuralım;
'' KURUMSAL YAPILAR İÇİNDE MÜDAHALE SONUCU OLUŞTURULMAMIŞ , KENDİLİĞİNDEN OLUŞMUŞ OLANLAR, YÜZYILLARA HATTA BİNYILLARA VARAN SAĞLAMLIKLARIYLA TOPLUMUN ÇEKİRDEĞİNİ OLUŞTURURLAR''
heceyle zaman zaman etkinlik kıyaslamasına tutulan aruz şiirinin başına gelenler ne kadar da dramatiktir...
- mazisi hece kadar eski miydi bizim için.... hayır
- Osmanlı Devleti'nin doğrudan bir politika aracı halini alan aruz, kendiliğinden oluşan bir düzen miydi?.... hayır
- elitist bir havadan kendini koruyabildi mi?.... hayır
işte bu soruları cavapladığımız anda; OLUŞTURULMUŞ BİR KURUM OLAN ARUZ ŞİİRİNİN NEDEN YIKILDIĞINI DAHA RAHAT ANLAYABİLİRİZ...
ve bu halleriyle kendiliğinden oluşmuş kurumlar toplumun en sağlam yapıtaşları, adeta çekirdekleridir..
ve onun içindir ki; bildiğim 1100 yıllık hece şiiri yıkılmadı..
daha da direnecek gibi görünüyor..
günün şiiri bir hece şiiri olduğu için burada paylaşmak istedim..şairin hoşgörüsüne sığınarak..
Ekmek elden su gölden olunca insanoğlu çalar her telden..Gençler de işi ciddiye alıyorlar,evlerini terkedip kaçıyorlar.Cepdeki para bitince ne âşk kalıyor ne de meşk.Sonra da beddua şirleri yazılıyor. :)
Şiir anlam karışıklığı haricinde güzel.
TEBRİK EDİYORUM ..
Xalide Hanım;
çok yaşayınız..ne güzel değinmişsiniz...
mısralar arasında anlam bütünlüğü zayıf..
bu da şaire dostlukla söylenmiş acı bir söz olsun..
bağlantılar kurulamamış..
müstakil mısralar oluşmuş diyelim..
yiğne de bütünü lezzet veriyor şiirin..
Şiirde ölçü, hece yerinde.
Ama hatalar çok, durğu işaretleri yok.
Güneşim, gündüzüm, mehtabım, gecem,
Bitmeyen dertlerim, hayat bilmecem,
Yıllardır dilimden düşmeyen hecem,
Cehennemim hasret, cennetim sensin.
Birinci bentte kafiye hatası yok, ama dördüncü dize anlamca bir ve ikinci dizeni bağlamış, üçüncüyü bağlamamış. 'Yıllardır dilimden düşmeyen hecem,' 'Hece'nin 'cennet'le ilgisi yok burada. Kafiye hatrına yazılmış kelimedir.
İlkimden sonuma en tatlı belam,
Seni unutamam okunsa selam,
Solmayan çiçeğim, gözleri elam,
Cehennemim gurbet, cennetim sensin.
İkinci bentte kafiye yerinde, ama dördüncü mısra anlamca hiç bir dizeye bağlanmıyor.
İçimden fışkırıp taşsada hışım,
Ne bahar, ne yaza dönüyor kışım,
Seninle başkadır nefes alışım,
Cehennemim özlem, cennetim sensin.
İlk üç dizede kafiye hatası yok, dördüncü dizedeki 'özlem' kelimesi 'hasret' ve 'gurbet'e kafiye değil. Birinci dize anlamca diger dizelere bağlanmıyor. 'taşsada' kelimesinde da bağlacı ayrı yazılmalı değil miydi? Azerbaycan türkçesinde ayrı yazılıyor.
Başımdan bulutlar eksilmese de,
Kim var, kim yok bana deli dese de,
Derdim ariflerce bilinmese de,
Cehennemim kahır, cennetim sensin.
Dördüncü bentte bağlantı iyi, ama 'eksil', 'de' ve 'bilin' kafiye değil, 'kahır' kelimesi de 'hasret' ve 'gurbet'e kafiye değil.
Murat Demir
Tebrik ediyorum günün şairini ve başarılar diliyorum.
'cennetim sensin'
aynı düşüncedeyim...:)))))
aradığımız her şeyin insanda var olduğuna inanmak gerekiyor bence de...
'hiç ölmezmiş Tanrı
inandım sanma satın
aşka dokunduğum an
Azrail'i tanıdı!..
alıp gitti günahlarını
yüreği bende kaldı
onu da sana bandım!.'
herkese saygılarımla...
Özlemek cehennem olur mu yaw.. Özlemek cennetin uzağa, çok uzağa, en uzağa salınan rayihasıdır..
ve ki ' nelere nelere baskın gelmez ki seni özlemenin tadı...' demişti Ahmed Arif emmi..
Neyse, özelemeye devam..
Çümkü ve galiba ; ' asıl bizim aramızda güzeldir hasret ve asıl biz biliriz kederi..' diye ağarıyor Ahmed'în sesi..
gidelim gönlüm bu arabesk bu şiire ağır gelmiş zaten..
günü gelen emeğe saygılar...
İlkimden sonuma en tatlı belam
Seni unutamam okunsa selam
Solmayan çiçeğim gözleri elam
Cehennemim gurbet cennetim sensin
Bencede güzeldi elinize sağlık
Bu şiir ile ilgili 33 tane yorum bulunmakta