Cennet Ruyası Şiiri - Murat Aktaş

Ya Rüya ya da Serap dünya haliyle,

Ya Hülya ya da gözlerimin bir oyunu bu,

Sanki Yıldızlar yer yüzüne inmiş, süslemiş doğayı,

Sanki Toprak değil, Zümrüt dökülmüş her bir yere,

Hiç Taş yok Elmas ve Yakutlar ile döşenmiş,

Ağaçlar Meyveler ayrı bir şekle sahip renkten renge bezenmiş,

Irmaklar akıyor Bal'dan Süt'ten pırıl pırıl,

Havuzlar dolup taşıyor, Cam gibi beni bana gösteren Su'dan,

Adeta güzellik yarışması Altın gibi parıldayan Kuşlar,

Rengarenk ışıl ışıl parlıyor her bir taraftan yükselen kelebekler,

İnsanlar mutluluktan uçuyor, cıvıl cıvıl sesler geliyor her yandan,

Bir o kadar coşkulu fakat hiç rahatsız olmaz kulaklar bu sesten,

Ala bildiğine yem yeşil sanki kalem ile çizilmiş,

Kanatlı kanatsız ne varsa hizmet için dizilmiş,

Tarif edilemez bir his, bir duygu, şahane bir şey bu,

Yem yeşil bahçelere kurulmuş her renkten saraylar köşkler,

Nasıl anlatayım tuğlası altın, harcı gümüş, çatısı yakuttan,

Hadi! Hadi! sen ol da kendini tut, frenle koşmamak için,

Kapıdayım, izliyorum, canım gidiyor lakin kıyıp ta adım atamıyorum.

Sonra, bir kalabalık var, orta yerde bir kevser havuzu,

Başımı kaldırdım bir sancak ki simgeliyor güneşin doğuşunu,

Biri belirdi aniden, yanı başımda. Korktum bir an irkildim,

Parmağıyla işaret ederek gösterdi ve bekliyor dedi Allah'ın Resulü.

Sevinçten öyle bir zıplamışım ki tahmin edemez hiç kimse,

Secdede uyuya kalıp, o şok ile aynı yere alnımı vuruşumu.

Aman Allah'ım orası bu kadar güzelse kim bilir, Yaradan ne kadar güzeldir.

–

Murat Aktaş