Kafamın bozuk çaldığı saatlerin birinde,
çıkıp evin teras katındaki dert ortağım olan masanın başına kuruldum.
Önüme defterimi aldım,
yanına kalemimi ve bir duble rakımı koydum.
Yanı başımda ilham veren taklacı kuşlarımla birlikte
başladım seni sayfalara dökmeye.
Ne zaman seni yazmaya çalışsam,
bir hüzün çöküyordu deli dolu gönlüme.
Gözlerimden yaş yerine kalemimden sözler damlıyordu defterime.
Hüzün dolu saatler başlıyordu benim için
ve sen dökülüyordun avuç içlerimden,
beyaz sayfalara.
Seni yazarken birden gözüm takılıyordu gökyüzüne,
o sürmeli gözlerin geliyordu kara gecelerime.
Tüm bedenimi sarmıştın bir kere,
beni benden almıştın çok kere.
Engel olamıyordum gönül kalemime;
deliler gibi seni işliyordu aşk kokulu defterime satır satır.
O gün bir başkaydı işte.
Yalnızlık sırdaşım olmuştu çok kere.
Kafam bir duble rakıdan güzel olmamıştı ama
ben seni içmiştim o gece
ve sana sarhoş olmuştum.
Seni gönül limanıma mühürlüyordum.
Boran da vursa, rüzgâr da,
ne fayda ederdi ki?
Sevgi seline kapılıp boğulmuştum bir kere.
Yaşayan ölüye dönmüştüm.
Ve haykırdım tüm sessizliğime inat:
"Beni kendi halime bırak dünya!
Ben cennet gözlümün kafasını Yaşayayım
bırak da gözlerinde yaşlanayım."
— Deli Çocuk
Gürkan TepeKayıt Tarihi : 5.2.2025 19:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!