Yalnız varlığınla bile adımlarıma yön verirken sen, ben ellerinin beyazlığına tapıyorum günbegün. Hiç geciktirmeden Sûr’a üfle lütfen, kıyamet yeniden kopsun bir gün gözlerinde; her sonun bir başlangıcı olacak merak etme. O gece vur beni göğüs kafesimin yedi yerinden ve beraber ölmeyelim diye çek al kaburgamın altın parçasını, ben yalnız sana vurulmuş olayım.
Kızıldenizin tam ortasından yürü o gece yarısı ve Râ’lara kafa tutarcasına batır güneşi bir ikindi vakti, kabileler koşuştursun dört bir yana ve biz Keops Piramit’inin en tepesinden Sahra’yı seyre dalalım. Bugünü ruhlarımızın insiyatifine bırakalım, bırakalım ki halk bayındırlasın. Üryan çocuklar doğsun bu kente ve biz seninle şarkımızı söyleyelim.
İsa’nın Kalbi’ndeki tüm mumlara üfle ve söndür. İbadethanelerin kapılarına mühür vuralım bugün. Sonra sen bana sarıl, aşka iman etsin toplum ben sana çevireyim kıblemi. Tanrı bunu affeder. Hatırlasana sevgilim bu dinde Mescid-i Aksa biziz.
Gökyüzünün mavi olduğu bir gün farkettik gri şehrin insanları olmadığımızı. Hiç kuşkusuz maviye vurulup siyaha sürüldük. Benim sana Elest Bezmi’nde inanmamın hiçbir önemi yok çünkü sen beni Adem’le Havva’nın cennetten kovulmasından hemen önce vurdun. Bak içimdeki son kabri sana ayırdım ölünce sevemezsem seni diye.
bu boynu bükük duruşun...
gitgide birbirine dönüştürürken ömrümüzü.
derler ki;
uzayan kirpiklerinin altında saklarmış dünyasını,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta