Cennet çocukları
Koşamayan, oynayamayan albenisini yitirmiş çocukluklar
Tüm olası heveslerini yüreklerine sıkıştırmış çocuklardı onlar.
Neşeli ıslık seslerinden çok uzak
Ömürlerinde baharı göremeden kışa teslim edilmiş yüreklerdi onlar.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Rabia Hanımefendi, 'CENNET ÇOCUKLARI' şiirinizi okudum.Duygulandığımı söyleyebilirim.Bir yerlere dikkat çekmek istediğiniz çok belli.Kanayan toplumsal bir yaraya parmak bastğınız sanıyorum.Ben bir öğretmen olarak çocuklar üzerinde hassatiyetim var.Bu bakımdan çok önemsedim ve sizleri utluyorum .Başarılarnızın devamını diliyorum.MÜNADİ-Edebiyat Öğr.
şiir hatır gönül işi değildir.
gönül işidir.
''herkes biraz şiir yazmalıdır.''
evet ve/fakat çok okuyarak araştırarak..
-çok- şiir yazmak için..
rabia hanım ne dediğimizi anlamıştır.
anlamayanlar da anlamalıdır.
saygıyla
Güzel şiirler hep böyledir: Kimini coşturur, kimini vicdanıyle kendini vurdurur, kiminin bam teline dokundurur, kiminin beynini durdurur...
Bu şiir de işte, insanlığımızı uyandırıyor, vura vura!...
Tebrikler Sayın şair ve teşekkürler...
Biz ne biçim bir millet olduk.?
Şair bize evlatlarımızı, çocuklarımızı hatırlatmış .Bütün duyarlılığıyla, en can alıcı noktayı yakalamış.
EVLATLARINA ÖNEM VERMEYEN HASTALIKLARINA YARDIM EDEMEYEN ÜSTELİK SANKİ DEĞİŞİK BİR ŞEY SÖYLENMİŞ GİBİ KÜÇÜMSENEN.
.Olmadı.... Bir şaire bunu reva görmek kimseye yakışmaz.
Hele yazdığı şiirle duygulu mistik bir açılımla hakikati cımbızlatıp çıkaran birine..
Çocuklarımızı hatırlattığınız ve bir nebze vicdanlarımıza hitap ettiğiniz için sonsuz teşekkürler.Ben şiiri bu yönüyle aldım
Sevgili Rabia hanım.
Size acizane tavsiyem bunları silin şiirinizin altından :(...
Ve herkes de silmeli. olumsuzca yazılanları.
Şiir eleştirilir tabii Ama edeplice ve şairlerin olması gereken edeple.
Sevgiler Rabia hanım
Çok anlamlı bir davet...
YARA BENİM CAN BENİM
Bu sabah içimden geldi birden.
Haberlerin beni üzdüğünden
Paylaşmak lüzumu hissettiğimden
Sessizce oturup ağlayıverdim içimden.
Siz bir olun. Ben yazayım
Yürekleri dağlayayım.
Sessizce içime akıtayım,
Yara benim, can benim.
Sayenizde bir şiir daha yazdım galiba...
Saygılarımı sunuyorum. Özel insanlara
Her birinize bir değil, bin şiir yazsam da
Yine de az gelir.
Ahmet Nuray Özel insanlar için yazıyor.
Kuantum Düşünce Gurubu Başkanı: Ahmet Nuray
www.ahmetnuray.com
'bizim lösemili çocuklar vakfi'
yardimlarinizi bekliyor..
güzel bir şiir
tebrikler
Soluk benizli
Ürkek gülüşlü
Temiz yüzlü
yüreğinize sağlık...eleştiriler her daim olacaktır,olmalıdır.önemli olan almamız gereken doğru mesajları seçip,gerisini boşverebilmek
Şarin ele aldığı konuya ve duyarlılığına bir şey demem. Fakat maalesef bu metne de şiir diyemem. Olsa olsa sıradan öyküsel bir anlatım. Bazıları bu sayfayı özel reklam panoları zannediyorlar galiba! İkide bir piyasaya çıkıp onun bunun üzerinden fikir yürütüp; şiir adına sanat adına ahkâm kesiyorlar, bir kaşık suda fırtına koparmaya çalışıyorlar. Sayfalarını açıp baktığınızda ise doğru dürüst bir şiir bile bulamıyorsunuz sayfalarında. Mesele de buradan kaynaklanıyor zaten. Çarpıtma ve projeksiyon savunma mekanizması yani.
Bu şiir ile ilgili 50 tane yorum bulunmakta