7-]Bir habitat gerileşirken diğer bir habitat konumlanıyordu. Cennet yaşamının doğal ekosistemi olan ortamlar, av ve besin alanları; insan yararına yeniden bir inşa oluşla, diğer yaşam sistemlerinin aksine gerileşmesi şeklinde bir durumu ortaya çıkartmıştı. Yeni olan, insan bencillikle ve insan uygarlıktı sistem, yeni insan doğal ekosistemi; doğanın dengeleri aleyhine olurla gelişiyordu.
Doğa yepyeni bir baş belası, sosyal ve toplumsal yaşamla; baş başa kalmıştı. Bu yaşam Dünya’yı kendisine göre yaşantı aştıran ve istila eden bir organ-organ elcilikti organizma (insan) istilasıydı. Dünya; şimdiden sonra; bir çeşit viral, ya da bakteriyel işgalle burun burunaydı. Nasıl baş edeceğini de bilmiyordu.
Dünya’nın yeni olguyla baş etmesi, iki şekilde olasıydı. Bu baş etme şekillerinden birisi, yeni olgunun (insan etkimeli olayların) , insanın kendisinden ötürü, kendi süreçlerinin; kendi üzerine yansımasıyla oluyordu. İkinci halde de, Dünya’nın kendi acımasız süreçleriyle, bu gibi durumlar, frenlenecekti.
Söz gelimi Dünya’nın kendi içinde ilişkin zorunlu bağlarının olması; Dünya’nın alan ve kaynak olacakla sınırlı olması; bu baş etmede etkin olduğu gibi; insanların çevreyi kimyasal yollarla zehirleyen ve ozon tabakasını delen hareketlerinin, geri kendi üzerlerine etkimesi olan nedenlerle, insanların alabildiğine keyfi olmalarını önleyen bir kendilik mücadele türü, oluyordular.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta