Hani bazen hüzün çöker ya,
Kumsalda yürürsün, yalınayak.
Adımların küçülür,
Gölgen büyür, ince uzun.
Kulak verirsin gölgenin gürültüsüne.
Bakarsın yerde bıraktığı izleri.
Kalbinde sanki mumlar yanıyor,
Yakarak yavaş yavaş erir.
Yüreğinde ılık ılık ağrılar başlar.
Hatırlarsın “boş kalan çerçeveyi”.
Bir şeyler boğazını yavaş yavaş sıkar.
Boğulacak gibi olursun.
Ağlamak, koşmak, kaçmak istersin.
Kaçamazsın, koşamazsın çünkü:
O hüzün seninle gelir durmadan.
Yandığını hissedersin,
Buram buram terlersin.
Nar-ı ateşin sönsün diye,
Soğuk soğuk sular içersin.
Yine kanmadığını,
Yanan yerin içeride olduğunu görürsün.
İşte o zaman sen,
Cennetini özlemişsin.
Hani ondan duyacağın tek cümle,
Hani kulağını yavaşça fısıldar
Seni seviyorum diye.
İşte o zaman sen cennetini bulmuşsun.
Cennet bazen arş kadar uzak olur insana.
Bazense kalbin içinde gibidir.
Her şey o iki kelimede gizlidir.
Sırrı çözebilenler, mutluluğu erenlerdir.
Bazen çok zordur söylemek.
Dilin tutulur, kalbin çarpar.
Tıkanırsın yavaş yavaş.
Bir güç gelir söyleyiverirsin.
Seni seviyorum diye.
İşte o zaman hafiflersin.
Yük iner omuzlardan.
Kalp başka atar o zaman.
Dudaklarından çıkacak kelimeyi bak durmadan.
Eğer sevgin karşılık bulursa,
Kıymetini bil o zaman.
Artık cehennemden çıktın.
Bak cennet karşında duruyor.
Koş sarıl, sabah olmadan.
Kıskananlar uyanmadan.
İşte cennetin sırrı bu iki kelimede saklı.
İşte cennet hazan saçlı, zümrüt gözlü.
O cennet senin cennetin.
Kıymetini bil o zaman.
Kayıt Tarihi : 6.7.2007 20:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!