Niçin çekmiyor ellerini adamlar
Güz niçin katresini sokağımdan
Gün, hep aynı ezgiyle ağarıyor odama
Dünyadan silik bir çarşıyla
Dedim, benim harcım değil bu dünya
Yağmurlar anardı adını.
Yaban kazları, akasyalar
kıraç topraklar anardı.
Bir ben susardım, sustukça
sen kokardın geceleyin.
Korkuyorum
Bir gün kopacak bu yalnızlık
Koptuğu yerde anılacak adın.
Taze bir ilkyaz günü
Senden bahsedecek kırlangıçlar
(Şimdi portakala kesiyor bütün renkler
Bir hasret alevi açelyalar üstüne)
Bir kıvılcımdır çakıyorum ansızın
Yangın oluyorum gözlerinin bittiği yerde
Kralcılar atlılarla gelirmiş
Her mısra, kendini deşen bir yanılgıymış o zamanlarda
Hançeresinin kanıyla yazılırmış kitaplar
En çok sobasız evlerde yaşarmış
Kırmızı, kara kitaplar
Yüzün baharın bütün renklerini giyinmiş
Alabildiğine kırmızı, kırılgan, alımlı.
Çıkarken bizim evin yokuşunu
Bir solukta söylenmiş merhabası günümün
Zamansız açan begonvil telaşında hüzün
Şiir giyindiğim metruk yerleri oluyor bu şehrin
Yalnızca doğurganların iyi bildiği
Çıkmazların, çarşıların içinde…
İliklerimi çözüp indiğim cinayetli gece
Boynuma uzanan elleri saydım
Dünyanın adıyla kanayan bir mevsim
Kendi çocuklarını doğurur boyuna
Gittikçe genişleyen bir gökyüzü olur sancılarının
Göğsüm olur, duldasız bir dağ
Boyuna zamk atan boşluğa.
bilmem ki ne anlatır yağmurlar
yağdıkça oluklarıma bir pazar kurulur
insan bütün mevsimlerden geçer de
gelir bir güzelin kıyısında durur
balıkçıların ördüğü bir gecede
Sen şarkını söyle n’olur
Varsın dursun zaman, tutulsun ay
Kulak kesilsin çarşılar
Bu şehir vapura yetişmese de olur
Ah sorsam kim bilir adını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!