Dalın dudağı diye öptüğüm gül yaraladı
ağzımı - varsın yaralasın -
deli bağrım duldasında
bin gül goncası saklı
Umut üzre - sevdiceğim -, dil üzre
yüreğim - ki sadece - öpüşlerin es'ridir
Ya zamanından çok erken gelirim
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi
Mutluluğa hep geç kalırım
Devamını Oku
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi
Mutluluğa hep geç kalırım
Kızının ismini mavi koyarak gönlümü fethetmiştir, şiirleri çok tatlıdır hatta ballıdır :)
Nihat Behram tıpkı kardeşi Ataol Behramoğlu gibi Türk edebiyatı ve şiirine daha henüz yaşarken mâl olmuş değerli bir edebiyat adamıdır...
Şahsiyet olarak tüm ömrünü inancına adamış, inancının sözcüsü olmak üzere seçkin ve değerli sözleri ile meydan yerlerine düşmüş çağdaşımız bir şaidir..
Kişilik ile şiir arasında bir ilgi olsa da bizim nihai tartışma zeminimiz şiirin bizzat kendisidir.
şiirlere puan verme işi elbette subjektiftir...ancak, bu subjektivitenin bile ma'şeri vicdanda (topluluk vicdanında) bir ortalama eğrisi, bir objektivitesi vardır..Şu an itibarıyla şiire verilen 5.3 şairin kıymetini değil, okurun şaire olan seviyesini gösteriyor kanaatimce..
Bu şiir, şahsi kanaatime göre bu derece bir düşük puanı haketmiyor..
Nedim konusunda, nedimin hayatı ve kişiliği konusunda naci beyin görüşlerine katılmasam da - çünkü dörtyüzyıl öncesi şartlara anakronik olarak yaklaşmak istemem- saygı duyarım
lakin şairin kişiliğinden hareketle veya
arapça veya farsça ağırlıklı yazmasıyla şiirin değerini ve analizini yapmak ve bu durumu bir puan cetveline dönüştürmek aklımın alabileceği bir iş değil...
Nedim bütün edebiyat dünyasınca divan şiirinin birinci liginde en azından ilk beşe giren ustalarındadır..yani hakkında asırlardan gelen bir kanaat ortalaması vardır..
her neyse..
ve özetle...
nihat behram, ayet demek yerine ilham demeyi tercih ederk söylüyorum, bu konuda ilham ağırlıklı bir şair olarak gelmiyor bana..veciz ifadelerinin olması, şiirinin üzerine çok çalışmış ve emek vermiş olması, şiirin objektif korelasyonlarına, etik, estetik displinlerine uygun olması gibi tamamı artı hanesine yazılacak yönlerini görmem dahi bu duygumu değiştirmiyor..
şiirde şekil ve form arayışı içinde bir farkındalığının varlığını sanırım bu mealde daha ilk yazımda vurgulamıştım..
nihayet olarak, farsca ve arapça ile malûl (!) kelimelerden mürekkep olsa da şiirindeki şu şırıltılı lirizmi kaydederek son vermek istiyorum sözlerime..Naci bey e ithafen kaydediyorum
zay'olur, ziyan olur zeh'r ile ruhum
okuyucu siiri okur,
ve duygusunu alip cikar gider,
bir siirde okuyucu parcalaniyorsa,
ve bütünlükte kalamiyorsa,
o siir niye yazilir ki
ya da kisacasi su,
cok parcalanmis, ve cok siir yazayim denmek istenmis
ve cok da toplama olmus,
zorlama olusuyla beraber
.................r
Şiirin içeriği gibi yazımıda hep aykırı
Saygıyla kutluyorum.
son zamanlarda okuduğum kalite, en iyi şiirlerden biri
güne çok yakışmış
saygımla...
Şiire hep toparlayıcı, derleyici, disipline edici bir misyon yüklemişiz gibime geliyor..
'Kafa dağınıklığı' ve 'kafa dağınıklığını olduğu gibi aktarma' kavramlarını biçim ve içerik yönünden ele almak elbette mümkün hele ki muhatabınız Sinyali Ağabey ise o zaman kafanız dağınık olmayacak, net çizgilerle ifade edeceksiniz ki meramınızı anlatasınız çünkü Sinyali Ağabey bir bilgi deryası, düşüncelere far katan bakışları, düşüncelere aralanan kapıları, pencereleri vardır.:)
Son cümleniz gayet güzel ve yerinde ( yerinde diyorsam aslında benim duygusal-ruhsal halimin tanımı..) şiirin durduğu yer de, şairin bulunduğu yer de aslında tam da buna benzer bir şeydir.
Akılsalık neydi, nasıl bir durumdu; İdeayı ve duyuyu yani gerçeği elle tutulabilir somut değerlerle birbirine bağlayan, hakikat dediğimiz olguyu da içine alandır..
Zihin neydi; meleke-i umumiye dedikleri, Zihin, bilincin irade ve heyecan karışmadan algılama ve düşünme kısmı, anlayış tanımalyış kavrayış, içselleştiriş ve idrak ediş..
Şiirde aklın derleyici, toparlayıcı, kuralcı izleri olması gerektiği gibi nasıl bir yaşam sürdürüldüğüne ve ruhsal oluşumlarda nelerin öncelikli olduğuna bağlı olarak elbette zihin de kendi matriksini oluşturup farklı bir akış, farklı bir tad bırakmalı. Sanatı, hatta şiiri farklı ve değerli kılan da budur.
Şiirin söyleniş biçimine dair söyledikelriniz ayrıca takdire şayandır. Sizden öğrenmeye devam etmek hep güzeldir..
saygıyla
namık cem
'güngece' bileşimindeki tını çok etkiledi beni...gece mi gündür,gün mü gece gibi garip bir ikilemin pençesinde kıvrandım durdum açıkçası...gece gün olsa ne,gün gece olsa ne...sonuçta,hem günün,hem gecenin içinden geçen ömürler yaşıyoruz...biraz ışık,biraz karanlık işte!..sanırım 'gün' sözcüğünü önce kullanarak,çektiği sıkıntıları,sürgünleri anlatmak istedi şair...ne içinse!..dedim de,aynı günlere doğru bir gidişin içindedir ülkem...
evet,şiiri sanki durarak,düşünerek yazmış şair...nasıl yazdığından çok,içini dolduran duygusu ve dili etkiledi beni...umuda,aşka,acıya dayalı bir serzeniş...
jüriye teşekkürlerimle...
Sevgili Hasan Tan,
Kafası dağınık demedim ben yorumumda.
''yani kafasının dağınıklığını olduğu gibi aktarmak istiyor belki de şair..diyeceğim ama onu da diyemiyorum.''
Demişim.
oysa, kafa karışıklığından çıkar şiir esasında..çünkü, zihin, rüzgarını; siklon ve antisiklon dediğimiz farklı ısıdaki , farklı basınçtaki alanlar vasıtasıyla yakalar.
ama şiirde başka bir şey var doğal olmayan ve yolunda gitmeyen..
türkü tadı , folklorik tad çeşnisi ile bedri rahmi , ahmet arif arası bir yerde...bedri rahmi kadar görsel değil..ahmet arif kadar doğal değil
özellikle aliterasyon çabası baskın biçimde.. folklorik seslere , tekerlemelere, türkülere öykünen bir üslup benimsemiş
Kelimelerin yazımında , okunuşu esas almış...Bugünün şansına mı diyelim, tevafuk mu diyelim günün diğer şiiri de mevlanaya yazılan aynı şeyi yapıyor..Harflerin yazımında bazı kelimeleri birleştirmeler, bazı harflerin arasını açmalar ile sanki okuyucuya şiiri şöyle okumalısın diyor.
üstelik bu şiirde kerkük hoyratlarının seçtiği kafiyeye dayalı ses benzeşimleri ve hatta nakarat sözleri var..
Ama dönüp dolaşıp Cemal Süreya' nın ' folklor şiire düşmandır ' sözüne geliyoruz..
Her neyse, bu şiiri ben tüm benlikten buharlaşmaktan çok , zihni ve akılsal bir arasatta gördüm..
saygılar
Bu şiir ile ilgili 19 tane yorum bulunmakta