Ne sarhoşum ne divane ne deliyim
Ben senin aşkınla evliyim
Bazen parmağımda yüzük olur
Bazen de duygularımın ortağı
Ben onunla ağlar onunla gülerim
Onunla üzülür onunla sevinirim
İki kişilik bir bank buldum bize
Herkesten uzak sadece biz bize
Belki oturup demli bir çay içeriz
Belki bir yudum muhabbet ederiz
Sanıyorum iyi gelir ikimize
Bir gün küskün bulutlar yağmuru
Getirirse masmavi gözlerinden
İşte o zaman kalbimin topraklarında
Bir tohum gibi yeşerecek aşkımız
Ve güller ülkesinde yeni bir gül
Merhaba diyerek tatlı bir tebessümle
İşte ben geldim
Seninle dört mevsimi yaşamaya
Görünce beni gözlerin
El salla bana uzaktan
İşte ben geldim
Gülüşünle öyle ısıttın ki toprağı
Ve dokunduğun yerler öyle güzel çiçeklendi ki
Bahar bile baharın geldiğini seninle anladı
Senin gelişinle anladı ama gel gör ki
Bende hala karakışlar hüküm sürmekte
Ellerim hâla bıraktığın ilk anki gibi donuk
Gün daha batmadı bizim burda
Daha bitmedi seni arayışım
Belki ayak izini bile unutmuş
Bu vefasız sokaklarda
Anlamalıydım gerçi gittiğini
Şehrin bu ruhsuz duruşundan
Örttü üstümü yine geceler yorgan gibi
Oysa ben üşümek istiyorum
Çünkü mevsimler hep aynı benim için
Hep kış hep bir ayaz ve hep donuk düşüncelerim
Kaskatı kesilen bakışlarım
Ah nerde o eski tebessümlerim
Aramızda belki bin yıllık uzaklık
Ne çıkar kalplerimiz bir olduktan sonra
Budur belki de asıl yakınlık
Aynı duyguları yaşadıktan sonra
Ve bakma aramıza giren denizlere
Ve herbirinde binbir engel olan yollara
Bir gün varmak için ebedi saadet alemine
Ve ölüm son verirse bu yaşama elemine
Çok kırgın olsam da gönlümün sahibine
Güzel gözlerine son bir kez bakar da giderim
Ne dışarı çıkmak istersin ne gezmek tozmak
Meğer ne zormuş gurbet elde yaşamak
Gündüzüne katlanmak gecesine alışmak
Mevlam kimsenin başına vermesin gurbet acısını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!