çok iyi... bu durduğum masada
içimde Sarıyer'in gölgesi
serin, tenha, eskici
görüyorum deneyerek
p harfindeki olup biteni
toprak kadar yakın toprak
Vapurda deniz, köprüde deniz, meyvede deniz
Gezilebilen yerlerde deniz
Durulabilen şeylerde deniz
Daha bir çok kılgıda deniz
Niye deniz derseniz? Islık yaptığı için
Hep çalıyor, hem söylüyor
"neresiydi o limitsiz karanfil şehri"
Hangi yolda dursa, Duruşu bir başka yol
Çivit bir ıssızlık, bir yanı çöl
Toprağını sırtına vurmuş, çıkarmış içinden
Kış bastırmadan bir kiraz profili çiz eline
Soğuk girmeden demirin içindeki ismine
Biraz daha palazlanıp bilgilenmeden pas
Güneyli gecelerinde herkes kadar İstanbullu
Çocukluğu kadar insanın Niğdeli biraz
Gençliğinin kitapları gibi yırtık ve yasaklı daha
Masa; kendine yaşayamayanların masası
masadaki duruş, kendiyle anlaşamayanların
üstünde sekliğe el sallayan umutsuz rakılar
umutsuzluk; sarışın bir kadının sürekleyen susması
kulağında bir çığlık zinciri, senin çığlığın
yıkamalarda kararıyor
ansızın bastıran bir gece gibi
havlular
tararken aynalara bulaşıyor
binlerce barut tanesi gibi
değdikçe omuzlarına
bir öpüşlük şarap kalmıştı dudaklarında
turuncu yeşilin içinden sıyrılıp da seherde
sarı olmak için maviye sığındığında
seninle küçük bir pencerenin önündeydik
bir meyhaneye sabah oluyorduk beraber
kırmızı belli olmuyordu kızıllığımızda
Yoksul ışık zamanlarında
tutup acıkmışız
doymuş insanların tam ortasında
nüshalara ortalanmışız
metal dedektörlerinin bizi tanımaması
Sen onlara bakma sen
O bir örnek giyinmiş ağaçlara
Yıldızlara ve de kuşlara
Ve ince belli çay bardaklarına
Hiç biri senin gibi yürüyebilir mi
İçinizden hanginiz Afitap diyorum
Bakıyor / İnanıyorum parmak izlerim yok
Tehlikeli sahnelerini çektim hayatın
Bana bol içki - bol kadın getir hancı
Kadınlar yalnızlıktan pasajlar yaşasın
Ağızlarının bittiği yerde / kalp atışlarım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!