Bırak enaniyeti mütevazilik en âlâsı
Dün okundu en yakınıyın selası
Doğuştan bozuksa kişinin mayası
Neylesin Abdil’in şiirindeki mahlas’ı.
Kayıt Tarihi : 16.1.2024 23:02:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Cenazeye Düğüne Yavrulanızla gidin Zamandan şikayetci oluyoruz, önümüze gelen yemekten, hasta olsak hastalıktan, eş eşten,bacıdan kardeşten, dosttan düşmandan, evlattan vesair, soğuktan sıcaktan, hatta Anadan Babadan haşa Yaratan dan dahi şikayetci olanlar duyarız. Allah.c.c iyilerle karşılaştırsın iyiliklerde daim kılsın. Hiç kendimizi eleştirip kendimizden şikayetci olmayız. Her birimiz sütten çıkmış ak kaşık gibiyiz. Her nedense ...? işareti bizden uzaktır. Oysa soru işareti kendimize yakın olmalı . İnsan beşerdir hata yapar ama bir yerde nefsini hesaba çekmesinide bilmeli. Hatasına karşı özür dileyebilmeli günahına karşı tevbe edebilmeli. Kişi yaşadığı toplumda diğer kişilere karşı sorumluluğunuda bilmeli, bilmiyorsa örnekleri dikkate almalı, azami zamanda hayat okulundan bir şeyler kapmalı yoksa ömür kısa ahiret biletimiz Azrail’in terkisinde hazır, bineceğimiz terminal belli değil her an her yerde o yolculuğa çıkabiriliriz. Makaleye başlarken konuyu çocuklarımız üzerinden ele alıyım istemiştim lakin önce bize dokundu kalemim, böyle de olmalı idi. *** Çöğer gezer önümüzü görmez olduk Çöktü benlik illeti imiğimize. Tilkiyi Kargayı kılavuz seçtik Aydınlığa çıkalım derken çöpe düştük. *** Pardon, kalemimin şiir ile dostluğundan olsa gerek dökülü verdi bir kıtacık anlayana vesselam. Bizde bir söz vardır sohbet ortasında ‘’Sözüm ona.’’ deriz. Oysa başkasına söyleyeceğini herkes kendine söylese çok şey değişir çoook. Bir ata sözümüz şöyle der ‘’Herkes kapısının önünü temizlese şehir ter temiz olur.’’ vesselam. Efendim kimse kendi haline yanmaz, dili benliğini sorgulamaya dönmez başkasının arkasından önünden yalpa yapar. Yaygın olmamakla beraber yöresel bir söz şöyle ifade de bulunur, kaba bir tabir lakin ifade aynen şöyledir... ‘’Bokluda gülüyor çamurluya.’’ Efendim kendini gözden geçir ki başkasına söz söylemeye hakkın olsun. Hopbalaaa ne diye almıştık kalemi ele, nelerde saklanmış mürekkebe. Neyse Çocuklarımızdı makeledeki niyetimiz asla dönelim. Yavrularımız canlarımız kuzularımız geleceğimiz umudumuz. *** Doğmadan hayallerini kurduklarımız Bıraktık yalan yanlış topluma öğtülür Canım ciğerim diye çırpındıklarımız Küfrün değirmeninde öğütülür. *** Geçenlerde bir düğün davetiyesinden söz edildi. Duyduğum anda başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Merakmı etiniz, belki duyanlarınız olmuştur belkide ilk defa duyup ben deniz gibi kaynar sulara düçar olur belkide soguk duş havası oluşur bedenlerinizde. Davetiye şöyle imiş... ‘’Lütfen salona çocuk getirmeyin.’’ *** Çocuk kadar taş düşmesin başına Beyhude gelmişsin kırk beş elşi yaşına Davet et ki yavruyu kültürünü aşıla Nedir korkun, elmi uzatılır bir kaşık aşına. *** Götür ki yavruyu tanış olsunlar akranları ile, kız kızan yarınların büyükleri küçüklük hatıraları olsun her yerde. Özelliklede yeni vatan Avrupada götürün gittiğiniz yerlere çocuklarınızı ki kendi toplumumuzun fertleri ile tanış olup geleceğe her türlü adımları beraber atmayı öğrensinler. Anadoludan ilk gelenlerimizin ve ikinci nesilin düğünleri oldukca kalbalık hoş oluyor lakin gelecek nesil aile arasında düğünler tertipleyip belkide bazı toplumlar gibi 40,50 kişi ile düğünler yapıp nüfus kalabalık olsada tanışmışlık az olacak, varlık içinde yokluk yaşayan bir kültür oluşacak. Cenazelere götün çocukları ki o serüven nasıl yaşnıyor baş sağlı nasıl dileniyor eş dos akrabayıiyal niye toplanmış öğrenip gelecege gelenek görenek dini vecibeler nasıl taşınıyor öğrensinler. Pardon ne dedin çocukları götürmekmi..? Efendim biz büyükler gitmiyoruzki hanımı çocukları götürelim. Niyemi gitmiyoruz...? Tepeden baktığımız, kodamanlığımız için, çünkü biz ölmeyeceğiz, küsmüşüzde ondan, niye küssün üç kuruşluk dünyada neyi paylşamadın. *** Hangisine dokunsam kalem ağlar Silkinin kendinize gelin ağalar Üzüm vermeyecekse niye yetişir bağlar Ölen öldü bir birinize sahip çıkın sağlar. Beyfendi, hanım efendi, seni sen diye anıp düğününe davet etmiş, vaktin var ise yarım saatte olsa uğrasan senliğinden ne kaybedersin mevlan aşkına. Bir köylün bir tanıdığın bir hemşehrin bir din kardeşin bir vatan kardeşin bir iş arkadaşın, yada bir yakınları vefaat etmiş varıp bir taziyede bulunsan senliğinden ne kaybedersin be hey kodaman, başını yere indir bir gün sende toprak olacaksın. Babamın dayısı merhum Raşit Yapı vardı güzel bir sözü vardı hiç unutmam. Kasalak kodaman burnu havada birisini gördümü aynen şu ifadeyi kullanırdı. ‘’Çavdar içine girmiş it gibi ne burnunu havaya kaldırıyorsun len.’’ Derdi. Gençler bilmezler özelliklede reçberlik yapmayanlar bilmez. Şöyleki af buyurun köpek arpa bugday çavdar yulaf gibi yetişmiş mahsüllerin içine es kaza girerse mümkün mertebe burnunu havaya kaldırarak yürür kılpın batmasın diye rahatsızlık duyar. Eveet ‘’Sözüm ona ‘’ sözü burdan gelse gerektir. Sözüm Ona bazıları varki toplumdan uzak kendini beğenmiş varsa yoksa O, haşa yürürken cihanı O yaratmış felegin çemberi iki elinin arasında. *** Bırak enaniyeti mütevazilik en âlâsı Dün okundu en yakınıyın selası Doğuştan bozuksa kişinin mayası Neylesin Abdil’in şiirindeki mahlas’ı. Abdil Göktekin
![Abdil Göktekin](https://www.antoloji.com/i/siir/2024/01/16/cenazeye-dugune.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!