Kalabalığın içinde bin yıllık hengame,
Eller dizlere gide gele ah vah ediyor.
Gözyaşları dökülmese de hiç kaleme,
Bu hüzün binbir şiire yetiyor.
Önü geniş arkası dar tahta bir at,
Götürür bir sevileni acı bir toprağa.
Deseler de sonra ona buralarda yat,
Karışıp gider ruhu ulu bir ufuğa.
Akıl sökülmeye başlar ince ince,
Önce namaz kılınır sonra tekmil gelir.
Zihinde yankılanır binbir düşünce,
Ne zaman çözülür düşünceler, kimbilir.
Tanıdık bir kimsedir bu keşmekeşe giden,
Ateşin düştüğü yerdekiler hıçkıra hıçkıra ağlar.
Bilinmez olmuştur siyah ufuktaki bilinen,
Bu gidişle kapanır çağlar, kopar bağlar.
Toprağa verirken onu bir adam bekler,
Sanki olmuş gibidir bir bilinmeze meze.
Bekler, ölünün kulağına bir şeyler söyler,
Sevilene uğurlanmalıdır cenaze.
Kayıt Tarihi : 19.5.2014 22:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)