Toprağının kokusunu kendine katan o sıcak rüzgar esip,
Kokunu bana getirdiğinde Âksam,
Çocuk sesleri işitirim, huzur dolu ve sakinleştirici.
Ve ardından heybetli bir adamın okuduğu ferahlatıcı ezan sesi.
Bayram günlerinin rengarenk balonları uçup
Göz yaşlarının göl olduğu günleri,
Çocukların şehit olduğu kandilleri,
Dolunayın hilal olduğu geceleri
Bizzat yaşadık.
Müslümana zehir olan günleri,
Gökyüzü kadar geniş
Ormanlar kadar sık
Sabrettiğim yalnızlık.
Gurbet kadar gerçek
Hasret kadar yoğun
Yine bir Kasım,
Ve ardı arkası kesilmeyen belirsizliklerin sonunda
Ne olacak? diyen ben
Sanki diğer aylarda farklı oluyormuş gibi
Yine bir kasım diye belirtişim komik geldi bana
Böyle derken fark ettim de fazla gülmeye başladık
Kalp kafese konur mu?
Sevgi kafeste yaşanmasın.
Yokluğa razı olunur mu?
Kalp sevgiye susamasın.
Kalbi yoran hasret midir?
Kulağım bir ney sesi işittiğinde
Sen belirirsin düşümde
Ruhumu ince ince işleyen o ses
Birçok öğretmenden daha öğretici sanki
Güneş dağdan yükseldiğinde
Bir imsak vakti yine daralmakta içim
Ümmetin halini düşündükçe beynim
Bir parça kopuyor benden sanki
Benden kopup güzel günlere giden bir parça
Orada bekliyor bizi
Beyaz hilalin altında
Aynaların yerini unutmuş insanların
Fütursuzca kırdığı kalpler
Körlüğünden bir haber nankörlerin
Göremediği fedakar sesler
Ve ben,
Gönül seslerinin hiçe sayıldığı çağların
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!