1998, Şanlıurfa...
Bu Anadolu çocuğunda,
yüzyıllardır sâra nöbetleri...
Mahviyetiyle yüz bulmuştur,
Efendiler bilirdi bu halleri...
Çıplak ayakla toprağa basan insanların yasası vardı
Yasamız vardı
Şair acıyı yazar
Ben hüznü yazardım
Hüzünle yazardım toprağa...
Sen okurdun.
Açıl ya Ayasofya, açıl!
Açılsın ya Rabbi, açılsın!
Ayasofya nur ol saçıl!
Ya Rabbi gönlümüze nur saçılsın!
Gönüllerde bu, dillerde bu
Ben öldüğüm vakit
Huzurluydum ama siz üzgün
Ömrümce beni üzen siz
Şimdi üzülüyordunuz!
Şaşırmıştım, hâlinize
Ne garip insanlarmışsınız!
Kimdi karnı hiç doymayan?
Yaşamak öyle, doymak eylemini bilmeden...
Dertli ve tasalı
Açların halini düşünen,
Yoksul gözeten, erdemli insan
Bir düşünün, yetim okşayan o eli
Ey dinlemek kabilinden olanlar!
Dinleyin!
Kulak verin çağrıma!
Güç yetirin
Güç getirin,
Ki ızdırap vardır çağrımda
Yetmez mi üryan gezdiğin!
Ne olur bir hicap giysen üstüne!
Saadetliyim tamam!
Lakin bu hicap nedir üstüne!
Mahabbetin rengisin; erguvan
Dağıldı mahabbetin, yuvan!
Bir kadın geldi
Üstü başı açıktı
Aklı belki kaçıktı
Örttü başını, utandı
Aklında geldi hayâ
(Muhammed'in) Göğsünü mü yardılar?
İçini mi kardılar?
İpekten kanatlara mı sardılar?
Muhammed'i mi aldılar?
Süt çocuğun nerde Halime?
Diner gibi değil bağır(ın)da ateş
Yandır bir yandan
Serin ve selamet ol!
Ol bir yandan ateş.
Yakmaz İbrahim'i
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!