Adı, sanı yoktu gözleri vardı
Ruhumu okşayan sözleri vardı
Gönül yokuşum da düzleri vardı
Belki bir hayaldi, belki rüyaydı.
Yalnızlıklarımda sırdaş olurdu
Akşamın o kızıl rengi nerede,
Güneş yine esmer, hüzün veriyor
Mutlu günlerimiz kalmış geride,
Gönül güllerimi kimler deriyor.
Rüzgarın dilinde, acı bir şarkı
Nedense hep güzel başlar aşklar sevdalar
İki başı yüklenir, o güzelim yastıklar
Bir zaman sonra kırgınlıklar, kavgalar
Kalır, yarısı boş bir yatak
Ve seni saran mahzun yorganlar.
Gönül katlanırmış, göz görmeyince
Kul neylesin aşkı, yar sevmeyince.
Davul bile çalarmış, dengi dengine
Verme kalbini sakın, kalpsiz birine.
Gözlerin siyahmıydı ela mı
Saçların dökülürmüydü tel tel omuzlarına
Kaşların hilal gibi saplanırmıydı kalbime
Unuttum.
Gözlerin yakarmıydı yüreğimi
Ufak tefek şeyler
Mutlu eder beni
Belki bir selam
Uzaktaki dostumdan
Yüzümdeki tebessüm
Unutulmadığımdan,
Yemyeşil gözlerin daldıkça gözlerime
Kalbime dolan sevğimi gösterebilsem
Güzel ellerin değdikçe ellerime
Herşeyim senindir yengeciğim diyebilsem.
Kumral saçlarında ömrümü görüyorum güz gibi
Şunu bil ki sevgilim
Doğduğumdan bu yana
Öyle ters geldiki bana....
Bindokuzyüzyetmişsekiz
Nisan,mayıs,haziran ve sonrası
Kahreden sevğin
Yalan sevdalarla, geçti şu ömrüm
Ne candan seveni, ne sevgi gördüm
Aklaşınca saçlar defteri dürdüm
Boşa ümit verip, kandırma beni.
Hayattan alınca, sevda dersini
Bir sevda yaşandı Muş Ovası’nda
Mem-u Zin misali ölümsüz bir aşk
Memo aşık oldu Zinê’ye burda
Eski yolu yokuş Muş Ovası’nda.
Zinê’nin gelin olmaktı amacı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!