Kasabaya girerken yükseklerde
bir eski kilise ilişiyor gözüme,
şimdi bir bağ evi olmuş.
Yanındaki birkaç kavağın altındaki
çeşmeye gitmiştim birkaç gün sonra,
Hacı İsmail hayratına.
Geldik bayram sabahı, yine mi kavga,
kim mi toplayacak balkondaki
asmadan sarmalık yaprakları?
Dizlerinin üzerinde battaniyesi
otururken televizyonunun karşısındaki
Sis çok önceleri vardı burda güneşten,
bak yine iki sarp kaya arasından göründü
ondan önce şarap kokan kentim,
ışıklar göründü ve bukleli saçlarıyla kardeşim.
Kovayı ters çevirmeyi beceremezdi kızım,
kumdan kale yapmayı, bak,
İlk frapeyi hangi kahvede içmiştik
Alibey’le Midilli’de? İlkgençliğimizin
o müthiş çetesinden sözediyorduk hatırlıyorum,
bir de ortak aşkımız Ayten’den.
Ayten’miş kahvecinin de kızının adı,
'Reşitpaşa'dan Çınaraltı Kahvesi
sakin bir yürüyüşle bir ömür sürer' derdi.
'Emirgan'ın çocukları yüzmeyi
otuzbeş metreden öğrenirlerdi.
Kilisenin kapısını taşlar,
peşlerinde zangoçlar, yokuşaşağı
Ne çok severdi beni dedelerim!
Yazları sırasıyla yanlarına giderdim:
Bir Emirgan'a, İstanbul'a, bir Uşak'a sevinçle.
Kucaklarından düşürmezlerdi beni hiç,
pamuk elleriyle tutarlar ellerimden, gezdirirlerdi:
yine sıkıntıyla oturuyordu
buğulu camın ardında
günlerdir yaptığı gibi.
Mavi çinko çaydanlıktan
yükselen ıslıktı en belirgin ses
İçe açılan kapının gölgesi
bir S çizerek kırılıp düşüyor kapıya,
anahtarınkiyse kapının tam altına.
Kapının altı, dışarıdan girmesi
muhtemel kedilere karşı
O büyük çınarın altında durdu
köye giden dolmuş, küçük çağlayanın yanında.
Mangallarda deve sucuğu su başında,
kadınlar semizotu topluyor aşağılarda.
Karşıdaki taş çukurlarda,
Silopi yüksek, Silopi köpüklü
bir büyük deniz olmuştu.
Silopi'de geçenlerde iki balık kayboldu.
Kafadar iki balık, havada oynaştığı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!