yaprak sarıya mecbur,
havalar ılık,
su dolap dışı,
balkon kapıları sıkı sıkı kapalı,
kaynamayan ikindi çayı,
erken yemek, geç kalma sıkıntısı..
sebepsiz hüzünlendiğim yerlerde yürüyorum,
adımlarımın arkasında gereksiz takipteyim,
son vapur da kavuştu kıyıya tüm anlamsızlığıyla,
kulaklarım donuyor çok üşüyorum.
buralar kadıköy,
sessizliğinde sesi vardır,
bir acısı, bir beklediği, bir istediği...
sessizlikte adamdır gecede,
herkes gittiğinde
her şey bittiğinde...
ateşten çıktım,
herşey soğuk son kez daha...
belki de bir çok kezleri bir kez daha artırmak için bir kez daha idi,
ama
sıcaklık farkı çoktu,
gecede bitirdim tüm güzel sözleri,
gülün kırmızısını denizin mavisini...
içim içime sığmadığında o hep geldi,
ya da hep o varken sığmadı içim içime...
ben sevgimi bir türküye verdim,
sonralardan kaç türkü en çok sevdiğim oldu bilmem...
kızılı ve ateşi,
beyazı ve suyu,
karayı ve geceyi,
oyuna göre,
kör ebeyiz hepimiz..
ve şikayetçi değiliz hiçbirimiz,
ebe olmaktan, kör kalmaktan …
tehlikeyi sezince kaçacak kadar
tehlikesiz değilim ben...
günün gitmesine
karanlığın çökmesine
güneş bile taraftar değilken,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!