Küçük, zarif, masum yaşlar
Anlatsam bu hissi herkes beni taşlar
Sevdiğimin başından bu yaşlar
Siyah gözünden nazlı nazlı akarlar
Kimi kederde, kimi yasta
Bir mum ışığı buldum, bin gün ışığına değer
Bu ışık Aşk-ı Ekberin kalbine değer
Bu yol madem çıkmaz
O zaman sönmesin, sonra aşk ne der
Vaktim vardı fecrin doğuşuna kadar
Bekledik seni kaldırımlarla
Başladı bulutlar ağlamaya
Karlı gecelerdik senle
O da gitti meçhul sabahlara
Neydi sebep, neydi kırgınlık
Ne mazlum olmayı ne de
Mazlumun yanında durmayı
De bir kez ona Nasılsın de
Ama bilmezsin kelime kurmayı
Susma, gönlün bir dil gibi konuşsun
Gülün ve rüzgarın vuslatıyla buluşsun
Aşk-ı Ekberin firkatıyla buluşsun
Mevlam sen beni, bu yola koymuşsun
Vaktiyle
Bir dost vardı bizde
Bende o, o bende, o yüreğimde
Şimdi ise ben, onun nefretinde
En tepede, karşı cephede, zıt alemde
Bir kuş vardı Yarim Maraş'da gezerken
Duydum Şimdi 10 yerden haber verirken
Gönülleri bizden alıp alıp gezerken
Herkesi bir gördüm mazluma el verirken
Daha Kavga edenleri de gördüm elbet
Ve bir şiir oku gönlüne
Seslensin vicdanın sesine
İşlesin bütün benliğine
Bir şiir oku gönlüne
Sözün bittiği yerde
Şu kasvetli sokağın ortasında
Fırına gidip hasret ekmeği aldım
Peki, perişan halde tek başıma
Bir Yalnız ben mi kaldım
Bu kalbimin sesini dinleyince
Öyle güzelsin ki, bir şiirden alıntı gibi
Öyle anlatılsın ki,yürekten kalıntı gibi
Vardır elbet bu sabahlarında sahibi
Yarına bırakır ama yanına bırakmaz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!