Bir şairim ben gizemli ve antik
bir çocuk utangaç ve romantik.
Günler bir bir dizilirken tesbihime
tarihe malolmuş ekşi bir koku yalardı sokakları
o sağlam tüccar, bu adil yargıç
bir ben cübbesizdim şehirde.
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Devamını Oku
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
'Bir şairim ben gizemli ve antik/bir çocuk utangaç ve romantik.' Bu iki dize şiirin özetini oluşturmuş. Şairler, biraz gizemli, biraz antik kişilerdir zaten. Şiirde bu, açık ve net olarak ifade edilmiş. Ama öyle bir ifade ki, okuyucu bir gizemlilik buluyor bu ifadelerde.
Felsefenin dili olan bir şiirden söz ediyoruz ya da felsefe yapan şairlerden, dolayısıyla antik ve gizemlidir şair. Bir ölçüde hakikatin bilgisine malik olan şair, şu kısacık dünya yolculunğunda yapılıp edilenler karşısında utangaçtır. Onu ancak çimenlerin yeşil kokusu, kızıl kanatlı akşam tatmin edebilmektedir.
Ayrıca, 'antik' ve 'romantik' sözcüklerinin oluşturduğu ses uyumu, kafiye çok şık olmuş. Bu iki dize, şiirin bütün özelliklerini taşıyan çok güzel bir giriş kapsı özelliğine sahip. Tıpkı muhteşem tarihi yapıların muhteşem kapıları gibi...
Bu şiirde şair kendi kimliği ile kaplumbağanın kimliğini birleştiriyor. Tabi vahdet-i vücut felsefesi ile zaman ve mekan sorgulaması da var.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta