Evet dostum,
hatırlıyor musun beni?
anımsıyor musun kendini anlatan kadını?
sırlarını ve gizemlerini sana taşıyan
cesurca herşeyini anlatan
hatta, üstadım, kötü tercihlerini bile ittiraf eden kadını!
Aşkını ve yüceliğini anlatacak şimdi sana...
‘Nasıl bir aşka düşmeli bu kadın’
diye sorarsan eğer
şu olur cevabım, okursan eğer;
iki insanın bütünleştiği bir aşk olmalı
birbirini tutuşturan kıvılcım
sonsuza dek, yanyana, iki yol yaratmalı
ikisini aynı kavşakta buluşturmalı
kesişmeden, paralel olmalı yolları
ve büyük olmalı ruhsal yakınlıkları...
Evet arkadaşım,
Tanrısal olmalı aşkları,
aşk kendini anlatmalı
bedenden daha çok
zihinden ve yürekten akmalı
dünyevi/yalandan olmamalı
evrensel ve tertemiz olmalı
dayanmalı zorluklarına
paradoksun ve çelişkilerin
çakışmamalı çizgileri
yanyana durmalı
ve aynı yönde gelişmeli
ayna olup birbirini yansıtmalı
çatışmadan yaşamalılar aşkı
yanlızca karşıdakinin yansıttığını görmeli
ve onda gördüğü güzelliği sevmeli...
Evet dostum,
düşününce kadın erkeğini
tatlı kişiliğinde
sözlerin her güzelliğinde görmeli
ruhunun her köşesinde kadının
arzulanmalı erkek dediğin
çalmalı yüreğini kadının
baştan çıkarmalı
beyninde aşk yaratmalı
her an işgal etmeli gözleriyle
zekice konuşmalı
ruhuyla okşayıp, sevişmeli
Erkeğine kilitlenmiş hissetmeli kadın kenidini
yalnızca onu sevmek
ve ona aşık olmak için
bu dünyaya gelmiş olmalı
onunla bir geçmişi
yada geleceği olması gerekmemeli
tüm bunlar yazılmıştır zaten yıldızlarda
yalnızca onu düşünmek bile
en büyük tebessümleri yaratmalı dudaklarında
ve bir pırıltı kondurmalı gözlerine! ...
Evet arkadaşım,
heryerde olmalı gözleri erkeğinin
bitirmeli kadını tamamen
tüketmeli tüm düşlerini
eritmeli yüreğini
ve bulmalı ruhundaki derinliğini
Bir şarkı, bir film, bir şiir
anımsatmalı onu
kalan bir ömür boyu...
İlk akla gelen olmalı uyandığında
sıcak bir günün başladığında
en son kalan olmalı
düşlere daldığında
ve şükretmeli Yaratana
onu yarattığı için
ve her düşünde onu var ettiği içi...
Çeviren: M. Çelik
***************************************************************************************
A Woman of Contradiction...2
Yes my friend,
remember me?
remember the woman I told you about?
the woman who conveys you
secrets and mysteries
who dares to confess to you,
my master, of her ill choices
now she wants to confess
about her love and its sublimity…
You may ask
what kind of love she may fall into
I would answer by saying that
it is a kind where two individuals are whole
the spark of their interaction
creates two lines that follow
in the same curve endlessly, side by side
their lines are parallel,
however, they may never cross path
their physical distance is great between them…
Yes my friend,
it is a divine kind of love that expresses itself
more from the heart and the head
than it does from the body
purely, not earthly
enduring the complexities of paradox
and contradictions
for their lines never cross or meet
standing side by side
curving infinitely in the same direction
mirroring each other
without confronting
taking only what they see
reflected in the other
and seeing the beauty in the other…
Yes my friend,
when she thinks of him,
she sees him as a delicious person
in every sense of the word
he is everything desired in her soul
he has seduced her heart
and made love to her mind
engaging in intellectual intercourse
with him every time…
She feels that she was destined to be with
with the only soul on this earth
she was born to love
she doesn’t need a past with him
or a future...
for all that has already been written in the stars
just a simple though of him
brings the biggest smile to her lips
and put a twinkle in her eyes…
Yes my friend,
he is everywhere
he has consumed her
consumed her thoughts…
her heart…and her very soul
a song, a movie, a poem
will remind her of him for the rest of her life
he is the first thought upon waking on a brand new day
he is her last thought before falling into wonderful dreams
and,
she constantly thanks the Al-Mighty
for creating him
and that he exists even
in her dreams…
PS: Bu şiirim orijinali aslında bir konuşma esnasında yazılmıştı.... ‘Aşkı’ tanıtmamı istenmişti ve ben aynen yazdığım gibi anlatmıştım ve hiç bir gün bu yazımı bir ‘şiir’ olarak görmemiştim....
Ama M.Çelik in yazdığı ‘Çeviri’ yi okuduğumda onun çok büyük bir emek harcadığını gördüm, ve ‘yazımı’ şiirleştirdiği için ona çok müteşekkirim...
Kayıt Tarihi : 26.8.2004 11:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
- Savaş
- Politika
- Peygamber
- Para
- Dolunay
- Doğa
- Özgürlük
- Dost
- Sevinç
- Anne
- Araba
- Allah
- Aile
- Hüzün
- Bayram
- İstanbul
- İhanet
- İslam
- Yağmur
- Tarih
- Çocuk
- Tanrı
- Şiir
- Müzik
- Mutluluk
- Köpek
- Kin
- Hayat
- Kedi
- Türkiye
- Umut
- Eğitim
- Barış
- Çanakkale
- Evlilik
- Gece
- Güzellik
- Atatürk
- Aşk
- Ayrılık
- Günaydın
- Şehir
- Sevgi
- Ölüm
- Okul
- Deniz
- Kadın
- Çiçek
- Çevre
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Abir Zaki](https://www.antoloji.com/i/siir/2004/08/26/celiskilerin-kadini-2.jpg)
Sizleri yurekten kutluyorum, sayenizde bu siirimin artik cok ozel yeri oldu... :-)
Bu yazimin 'siirlestirmesi' cevirmenimiz cok buyuk bir emek harcadi... basta cevirileceginden kuskuluydum, cunku dip notumda da belirttigim gibi bu yazimi hic bir zaman bir 'siir' olarak gormemistim....
(dunyevi / yalandan degil) kavramina gelince...
belki bastan siir olarak yazilmadigindan ve bir konusma sonucu oldugundan bazi 'sozcukleri' siirlestirmedim....yani wasn't poetically written....
Gelelim benim kullandigim 'purely' sozcugune...yazimdaki mana, 'puritan' i dusunerek yazdim, ( which adheres to strict religious principles; opposed to sensual pleasures) ve Turkcede esanlamliligi ilahiyat ve dinsel yorumlardan gelmektedir. Özellikle semavi dinlerde dunyaya ait olanlar gecicidir ve gercek bu dunyadaki yasamdan sonra vardir, yasanacaktir.(Arapcada Sufiler kesiminde kullanilan sozcuktur )ve bu yuzden Turkcede de ayni anlam tasidigini ceviride okudugumda anladim...ve bu siirde verilmek istenen anlam askin gecici olumlu olmamasi... sonsuz, evrensel ve olumsuz olmasidir....
sizleri yeniden yurekten tesekkur ediyorum, boyle yapici ve saglikli bir siir elestiri ortami yarattiginiz icin...... SIZLERI KUTLUYORUMM.... sevgiyle ve siir tadinda daima.........
she was born to love
she doesn’t need a past with him
or a future...
for all that has already been written in the stars
elton john' la freddie mercury dueti gibi.. çok hoş... sanki enerjiklikle yıldızlarda zaten var olan huzurun aynı potada kaynaştırılarak bir izdüşümü amaçlanmış.. sorulması gereken bu noktada acaba, sahne persormansı, 'dünyevi midir', veya 'yıldızlara ait midir' olabilir mi .. ikisi ayrımsanmalı mıdır yoksa aynı mıdır v.s.
harikaydı Abir ve sayın Çelik.. bu şiiri önümüze getirip, duygu damıtıp düşündürdüğünüz için tekrar yürekten sevgiler
Her biriniz asağıya yazdığınız görüşlerinizde ayrı ayrı haklısınız. İşte bu ayrı ayrı görşler, bir çevirinin herkes tarafından farklı algılandığını ve farklı çevireleceğini gösteriyor. Farklılık çeşitlilik arz etmektedir. Hepinizin görüşlerini samimiyetimle ciddiye alıyorum ve bu şekilde farklı bakış açıların olduğunu görüyor ve öğreniyorum.
Güzel ve yerinde bir atasözümüz vardır, 'Her yiğidin bir kaşık tutması vardır'.
Affınıza ve hoşgörünüze sığınarak belirtmek isterim ki, orijinal şiirdeki verilmek istenen anlam ve duygu/düşünce akımını en iyi şekilde şiirin Şairesi bilmektedir ve çevirinin bunları yansıtıp yansıtmadığını da kendisi bilmektedir. Bu ilkeye dayanarak, şiiri çevirirken Şairenin görüşlerine başvurulmuştur ve Şaire ”TAMAM, ŞİMDİ TAM OTURDU BENIM DEMEK İSTEDIKLERİM” dediği zaman çeviri tamamlanmış oldu ve şaire sayfasına eklemeye değer buldu.
Her biriniz ayrı ayrı çevirmiş olsaydı bu şiiri, inanıyorum ki, aynı sayıda ayrı ayrı muhteşem çeviri-şiir çıkardı ortaya ve tanımsız bir şiir ziyafetine tanık olurduk, tüm şiir sevenler olarak.
Yazdıklarımı, lütfen, bir savunma olarak değilde, baktığım açı ve çevirinin geçtiği süreç hakkında bilgi aktardığım şeklinde algılamanızı diliyorum.
Ne kadar çok kaşık (bu durumda kalem) tutan olursa, o kadar çok çeşitlilik, güzellik ve zenginlik yakalamış oluruz :) Ben de sizlerin çevirilerini büyük bir keyif ve zevkle okuyacağımdan emin olabilirsiniz..
Bu düzeyli, yolgösterici ve samimi görüşleriniz için sonsuz teşekkürler ediyorum. Daha başka güzel şiirlerde buluşmak üzere.
it is a divine kind of love that expresses itself
more from the heart and the head
than it does from the body
purely, not earthly
enduring the complexities of paradox
and contradictions
Evet arkadaşım,
Tanrısal olmalı aşkları,
aşk kendini anlatmalı
bedenden daha çok
zihinden ve yürekten akmalı
dünyevi/yalandan olmamalı
evrensel ve tertemiz olmalı
Aşkın dünyevi olmaması hakkında olacak eleştirim.
Dünyevi kelimesiyle yalandan kelimesi aynı anlamı taşıyormuş gibi verilmiş şiirde.
Bana göre aşkın 'dünyevi' olasından daha doğal birşey olamaz. Çünkü aşk, dünyada, yaşıyorken, hayatın içinde gerçekleşebilir/vücut bulabilir ancak.
Eğer burda 'dünyevi' sözüyle kastedilen aşkın 'ölümlü' olmaması gerektiğiyse şayet, o zaman da bir çeviri noksanlığı var demektir.
Esma Özdemir'in sorusuna cevap bağlamında şunu söylemek isterim:
Bire bir çeviride şöyledir bence karşılığı:
Evet arkadaşım
O kendini
Tamamen bedenden çok
Yürekten ve kafadan
Dile getiren kutsal bir aşktır
Paradoks ve çelişkilerin
Dünyevi tahammülü değil
Yani ben dünyevi ve yalandan'ı bir arada görmedim çeviride. Bu Muammer bey'in yorumu sanırım.
Sevgiyle,
Kadi®Deniz
TÜM YORUMLAR (18)