İlk önce
İçimde bir şeyler kıpırdadı
Bir şey olmak istiyordum
Hayatın akışına
Salıverdim kendimi
Kuvvetli ve sönük
Geçmişimle doldu geleceğim
Şimdi düşünüyorum da
Yaşantım bildiklerim
Beni kıskıvrak bağlıyor
İrademi elime almak istediğimde
Boş bir çuval oluveriyorum
Her şey kaldırabiliyor onu
Rüzgâr önündeki yaprak misali
Ama benim yenmem lazım
Bendeki dürtüler olsa bile
Çok iyi hissediyorum bazı şeyleri
Hissetmekle olmayan şeyleri
Çoğu zaman
Sormuşumdur hep
Kendi kendime
Düşünce ve eylem
Birleşmekte güçlük çekiyor niye?
Muhakkak ikisinin birliğidir mesele! ..
Zaman olduğunda
Bir heyula gibi yükselir
Derinliklerden çıkarak
İçimdeki tüm çelişkiler
İnsanı boğarcasına
Ama muzdariptir insan
Bağlı olduğunun
Nasibinden başka
Bir bardak su
Bir kadeh şarap bile
İkisinin değerlerinin ölçüsü
Ayrı dünyalarda belli
Kimi geçmiş zamanda
Susamışlığa bir çare olur
Kimi gelecek zamanda
Kevser şarabıdır
Mükâfatlanmışlığın
Nadide hediyesi
Her şeyin sahibinden
Hiçbir şeyin
Sahibi olmayana!
Olmakla olmamak kavgası
Tüm yaşantının özüdür
Olmak,
Yaratıcıya teslim olmuş
Muttaki bir kul
Olmamak,
Benliğin elinde
Oyuncak olmuş insan
İnsan hep arar durur
Bir kalp
Boşlukta sallanır durur mu?
Muhakkak yapışacaktır
Ya sahibine
Ya da başkasına
Ama insan bu
Birkaç kemik
Birazcık et
Birazcık akıl
Birazcık his
Bir beyin
Ve bunların
Hapsetmiş olduğu asıl ben
Mesele,
Asıl benin yaratanına dönmesi
Bağlar bunlar hep
Hem de kıskıvrak
İnsan yaratanına yöneldiğinde
Ben inanıyorum
Mutlaka döneceğiz
Fakat iki dönüş var
Ya bu dünyada
Ya da gelecektekinde
İkisi de ayrı, ayrı şeyler
Ve ayrı, ayrı değerdeler
Kısaca,
Dünya yaşantısının
Özü gayesi
Yaratanına dönmektir
Ama ölünce değil
Bu dünyada
Ve böyle olunca
Bir dönüş heyecanı
Kaplar insanı
Ve eylem doludur
Dönüşün kıpırtıları
Sarmaş dolaş olmuş insan
Etiyle, kemiğiyle, aklıyla
Hayal ve yalanlarla süslü dünyasıyla
Asıl ben çırpınıyor
Dönüş mücadelesinde
Ve dünya
Ve dünyadakiler
Bırakmak istemiyor
İnsanı saranlar
Hani bir söz vardır
Her horoz kendi çöplüğünde öter
Ve ötüyor,
Et, kemik, akıl
Hayal ve yalanlar
Asıl beni bu dünyanın
Malı yapmak için
Aslında gideceğim
Bütün varlığımla buradan
Fakat,
Bana verilen emir başka
Gitmeden önce
Etime, kemiğime, aklıma
Dünyadaki benime, nefsime
Yaratanımı öğretmek
Ona yöneltmek
Ve onun için
Dünyada dolaşan benliğime
Ömür boyunca
Sinyaller verir
İçimdeki asıl ben
Gerçeği tanıtmak için
Ama,
Ne olur netice?
Et, kemik, akıl
Bırakır mı onu?
Kendi halinde
Duymak isterler mi?
Asıl benimin sinyallerini
Bir fikir çemberi çizerler
Hapsetmek isterler
Asıl beni çemberin içine
Böylece bir kavgadır başlar
Kurtulmak isteyen ben
Beni bağlamak isteyen çember
Yalan bir dünyanın
Özüme saldırışıdır bu! ..
Ve işte ben
Bunların hepsi
İçimdeki kavga bu
Sen, elim kolum
Sen, ayağım
Sen, gözüm
Sen, burnum
Sen, kulağım
Sen, ağzım dilim
Sen, his dünyam
Sen, aklım
Sen, beynim
Ve siz ey beynimdekiler! ...
Bir dakika,
Durur musunuz lütfen?
Bir dakika,
Beni rahat bırakır mısınız?
Anlatayım size asıl gerçeği
Sizler bu dünya içinsiniz
Geleceği göremezsiniz
Ben taaa… Uzaklardan geldim
Görevim geleceği göstermek
Sizler, bu yaşantınızla
Nereye gidiyorsunuz?
Sizler, asıl beni, benliğimi
Ne hakla hapsediyorsunuz?
Yaratan! ..
O kadar yücedir ki
O kadar esirgeyicidir ki
Onun için,
Zaman, zaman
Bize bilgiler gönderiyor
Bilgilerle yollar gösteriyor
Bütün gerçekleri
Duysun kulaklar
Görsün gözler
Akıl etsin akıllar
Hissetsin kalpler diye! ..
Ne inattır ki
Direnip duruyorsunuz
Görmez, duymaz, akıl etmez oluyorsunuz
Kalpler kaskatı, kapkara oluyor
Gerçeklere karşı
Yaratanına karşı
Her şeyimiz O’nun elinde
Ve muhakkak
O’na dönecekken! ..
Dünya,
Yaratılmış olanın
Ebede geçiş döneminde
Bir vasıtadır sadece
Siz, hâkim olacakken vasıtaya
Eriyorsunuz onun varlığında
Bir hiç olarak kayboluyorsunuz
Sizler ondan kuvvetli ve değerliyken
Bütünleşip dünyayla
Kaybediyorsunuz dünyada
Hâlbuki yaratana dikkat etseniz
İçimdeki benle yükseleceksiniz
Fakat inadınız yüzünden
Olan bana oluyor
Çünkü sorumlu benim
Ve sizin yaptıklarınızdan
Ben hesap verecekken
Sizler bana zulmediyorsunuz
Aslında bir bilseniz
Aslında bir görseniz
Ben olmasam
Bir hiçsiniz siz
Ne var ki, bunu anlayamıyorsunuz
Çünkü körleşmiş gözleriniz
Çünkü kararmış kalpleriniz
Çünkü akılsız akıllarınız
İşte bunlar beni kaplayanlar
Özleştirilen bir deyimle
İçimdeki ben
Ve
Yalanla oluşan dünyam
Ve bende,
Sürüp gidiyor
İkisinin kavgası
Ben istesem de, istemesem de
Hayatımın her anında
Ve ben,
Benlerimin savaşını
Bir yerden durdurmak istiyorum
Bütün içtenliğimle
Durdurmak istiyorum
İçimdeki kavgayı
Nereden, nasıl başlayacağımı bilmeden
Önümde, belli belirsiz bir hayat
Arkamda, kavgadan harap anılar
Anılar,
Hep yeni anıları bekliyor
Hayatımı, kişiliğimi oluşturmak için
İstemediğim, beğenmediğim
Hayatımı kişiliğimi
Sen şeytan! ..
Karışma artık bana
Yeter yalan dünyamı
Körükleyip durduğun
Yeter aklımı
Karıştırıp durduğun
Ben sadece
Şimdi bir ses duyuyorum
Yaratanınıza döneceksiniz bir gün
Madem döneceğim
Boşuna senin söylediklerin
Sen bana,
Ne vaat ediyorsun?
Bir anlık umut,
Bir anlık neşe,
Bir anlık mutluluk! ...
Oysa! ...
Bütün bunlardan sonra
Arkasından gelen
Bir karanlık ki, kapkara
Ve kızgın bir ateş
Ve sen beni
Yalancı mutluluğunla
Karanlıklara, ateşe itiyorsun
Onun için! ..
Dönersen kardır
Zararın neresinden
Şimdi ediyorum inkâr
Yolunu senin
Geri kalan ömrünü asıl benime
Asıl benliğimi de Allah’a teslim ediyorum
Bundan sonraki yaşantım
Yaratanımın gösterdiği yoldur
Eğer bu yoldan
Caydırmaya çalışırsan
Unutma ki, bütün savaşım
Sana ve dostlarınadır
Seni ve beni
Yaratan Allah’ın adına! ...
23.04.1971-Isparta
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 18.10.2005 12:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Ne vaat ediyorsun?
Bir anlık umut,
Bir anlık neşe,
Bir anlık mutluluk! ...
Oysa! ...
Bütün bunlardan sonra
Arkasından gelen
Bir karanlık ki, kapkara
Ve kızgın bir ateş
Ve sen beni
Yalancı mutluluğunla
Karanlıklara, ateşe itiyorsun
uzun yıllardan beri vaat ve naatlar yerini kanaata bırakıyor sanırım....
Özü gayesi
Yaratanına dönmektir
Ama ölünce değil
Bu dünyada
Tebrikler...
TÜM YORUMLAR (3)