Yörük muhabbetinde, kelama bal katılır;
Arada bir “Celil’in Oğlağı” anlatılır!
Bundan asırlar önce yaşanmıştır bu olay;
Yaşayan bilir ancak, dinlemesi çok kolay!
Keçi sürüsü vardır, bizim meşhur Celil’in;
İzini sürer durur, yaylanın ve sahilin..
Yüksekyurt yaylasında, sürüye kıran girer,
Dev cüsseli tekeler, kırılır birer birer!
Bir baytar çağırırlar, biraz kurtulur sürü;
Lâkin hiç teke kalmaz, bu salgından ötürü!
Celil bey, obasıyla, develere binerler;
Sürüyü de alarak, Limonlu’ya inerler!
“Teke katımı vakti” gelir çatar sonunda;
Sürünün tekesi yok; çaresi yok onun da!
Celil Bey sürüsünü otlatırken ormanda;
Üç beş geyik tekesi çıkagelir o anda!
Geyikleri görünce, Bey saklanır tepeye;
Keçiler de memnundur, gerek kalmaz tekeye!
Yaklaşık dört ay sonra, artık karakış girer;
Celil’in keçileri, yavrular birer birer..
Oğlaklar kırk gün sonra, yaprak yemeye başlar;
Ev hanesi “yaylaya göçsek” demeye başlar!
Celil yollara düşer, develeri kolunda;
Keçi oğlak karışık; sürü yayla yolunda!
“Tilki Adam Astığı” engebeli, derince;
Oğlaklar firar eder uçurumu görünce!
Celil Bey oğlakların ardından son kez bakar;
Feryat eder, bağırır, figanı dağlar yıkar!
Herkes iyi anlamış olayın mânasını;
Babası geyik olan, dinler mi anasını!
Sürün yavrusuz kaldı, delir Celil’im delir!
“Oğlak gibi dağıldı! ” deyimi burdan gelir!
Kayıt Tarihi : 4.3.2010 16:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Erdemli'de 'Celil'in oğlağı gibi dağılmak' deyiminin gerçek hikayesidir. Büyüklerimden nakledilen bir hadiseyi dizelere döktüm sadece..

Ben Erdemliden Ömer Kılıç ingilizce öğretmeni
Sayın şairim şiir değilde hikaye yazsanız daha güzel olacak
TÜM YORUMLAR (1)