rüyasından çıkıp gelmiş
beraberinde yüzü silik
siyah saçlı kadınla
kokusu burnunda
koca oğlanla, tekirin
yoktu kokusu ince bellinin
siyah saçları yüzünde dalgalanır
ayak izleri kumsalda gezinir
bırakır köpüklerini dalgalar
ufkun kesiştiği yerde gözleri kilitlenir
usta demircinin nasırlı ellerinden
şekillenmiş orak gibi
çelikleşmesi için bırakılmış
örselenmiş yüreğinde denizin
kurşun kalem çalışmaları
balıkçı tekneleri
bağlandıkları tahta iskelede
güneşi içine alıp kızıllaştığı akşamdan kalma
yayıyor etrafına kızıllığını güneşin
hasat bekleyen buğday başakları
sararmış, kum taneleriyle doluydu avuçları
kum tanecikleri arasında istiridye kabukları
inci gibi parlıyor ışığı gördüklerinde
iri kıskaçlı yengeçler kum tanecikleri arasında
diğerleriyle birlikte oynuyor
dans ediyor deniz anaları
adamın, cennetim dediği yerde
gökyüzünde asılı kalmış titreyen mum alevi
yayılır körfezden içlere doğru
okşayınca yüzü
aleve dönüşür yel
göstermez yüzünü
saklanır mum alevi
yitip gidiyor denizin atlas göğsünde
inci işlemeli kaftanla örtülmüş göğsü
yok kokusu kumsalda
ince bellinin
parlıyor
mum alevinde
bağdaş kurmuş
bakar adamın
baktığı yere
durur kollarında
bir düş gibi
Kayıt Tarihi : 30.4.2005 14:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!