Bölük pörçük değil asla anıların.
Şubat on sekiz karlı bir sabahı Uşakın
Artçısı hiç bitmeyen, Sessiz bir deprem yaşattın
Geciktim, biliyorum bunu hiç sevmezsin
Cevabı geçmişte bir soru içimi kemiren
Acabalara acabaları çuval eyleyen ….
Hiç beklemediğim bir Sondun
Hakla yeksan oldu dilin
Toprak oldu tenin
Görmez oldu ak gözlerin.
Heybetli ve asaletliydin
Denizi seyrediyorum;
Resim galerisinde boş çerçeveye bakar gibi.
Kayaları okşarcasına döven suların çekiciliği
Kanatları denizi yalayan martıların cümbüşü
Ufukta parmak büyüklüğündeki sandalların büyüsü
Çekip almıyor benliğimi kayıp kıyılardan.
Yokluğunda nasıl bekledim bir bilsen!
Zemheri de bahçesaraya düşen kar taneleriydİ 'hasretim'
Her tane bir dağ oldu, yollarım tükendi, ben tükendim.
Kar beyazdı hasretim.
Ok gibi saplandı yüreğime gidişin
Kan damladı karın üstüne...
Her şeyi değiştirecek bir adımdı, gülümsemen
Huzur mu?
Kaos mu?
Son mu?
Yeniden başlangıç mı?
Gidişinle,etrafımı sardı korkusu yalnızlığımın,
Kerem sarayı'ndan lutf eyle bana
Huzur dolsun gönül bahçeme.
Biçare geldim İhsan Dergahına
Yüküm günah, umudum rahmetine.
Veren sensin, alan sen.
Baki sensin, Gani sen.
Temmuz sıcağı, bezdirip eritmede,
Kabristanın yanındaki hastane.
İki araç girdi, iki kapıdan.
Birinde hamile bir kadın
Diğerinde, umutla çare arayan
İkisinde iki ayrı umut iki ayrı figan.
Çakışmayan zaman dilimlerinde
Yaşanan, aykırı olamamanın eksikliği.
Düzgün kaldırımlarda pervasız adımlar
Kahkahalarla gizlenmiş sıkıntılar.
Genzim yanıyor, dilimde akrep suskunum:
Yalan sözünden daha çok,
sözü yalandan,
Büyük burundan daha çok,
burnu büyükten,
Korkuyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!