Dinlenmesi ve söylenmesi yasaklanmış
her zaman dilin ucunda olan
fakat bir türlü hatırlanmayan bir türküsün
Ne zaman söylemek istesem seni
dilimin ucuna takılıyor bütün mısraların
Akıp gitmiyorsun çığlıklar arasında karanlığa
Denizin dibindeki gözlerini ver bana
akıntıda yüzen ellerini ya da
Güneş hiç doğmazdı senden önce buralarda
yaprak kımıldamazdı
martılar özgür değildi böylesine
Aldırdım çocuğumu paslı köprülerde
darağaçlarının gölgesinde kuruttup rahmimi
dövüp dövüp ağlattım anıları
parçalayıp yaktım isyankârlığımı
gözyaşlarımla ıslattım kaldırımları yine
ellerinin teri titretti yüreğimin etini
bu kadar koyu değildi aslında gökyüzü
bu kadar yabancı değildim ben kuşların uçşuna
esişine rüzgârın
ne oldu da böyle oldu bilmiyorum
[Düşperisi'ne]
ağzımda sözlerini bilmediğim bir türkü
cebimde çocukluğumdan kalma kelebek ölüleri
bilmediğim yerlerden dönüyorum
aklımda sevdam iğneli
[Düşperisi'ne]
Bir şey var sorguladığım son günlerde
derinlmesine yaşadığım
bekleyişin istasyonluğunu kabullendiğim
ekmek arası hüzün kıvamında bir şey
gece karanlık
gece susuz /ıssız
çürüyen etimden damlayan kanlar
'değerinden eksiğine bozdurulmuş düşlerden
yalnızca bir dövme gül kalır geriye
dağılmış parçalarını arar
bir Gemiş Zaman tanımı olan
benim adım devrim alevi...
anlatamam derdimi kimselere
duymaz kuşlar içimin isyanını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!