Dilinin ucundan denize atlayan o adamı getirdim efendim
Kayalara çakıldı mı bilmem efendim ben sadece getirdim efendim
Siz istediniz diye değil siz istersiniz diyedir her eylediğim efendim
Efendim baş aşağı sallandım mağaralar içre yarasalarla efendim
Kenarında burnumun bir köpek gerinir daim.
Hiç bir suretinde göremem de onu,
Nasıldır büründüğüm don kaygılanırım
Çatlarsa yüzüm çıkarsa açığa kuşkulanırım.
Fotoğraflarım arasına girmeyen
Ateşe bak demek geçiyor nedense şimdi sana içimden
erik ağaçları gene aldandı ve kar düştü üstlerine
ben bu bahar da yetişemedim soğuk tutmalıydı diplerini
ateşe bakarak delirebiliriz dalıp renklerine kuru odunların
ateşe bak bu yeter sen orda bakarken beni burada oğul etmeye.
I.
Taşları eriterek önümüze döşüyor, yürüyüp gidiyoruz
“_ Son oyalanmasını göstermeyi kim keşfetmiş ilkin?
_ Çok köke inen bir soru bu, binayı çökertir, kovun bunu…”
Demek ki ben, sesimi asıp can çekiştirmeye yazgılıyım.
ey hışımım er geldin çekiştiriyordum seni bir güzel yazla
öncelerim kaldıysa ipte tümünü serdim nasılsa beyazla
burun deliklerinden şaraplar akan gemiler kaysın kızaklardan
ne kadarcık çeksem üç beş yudum kalacak yarısından fazla
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!