Zordur bazı çekmeceleri yeniden düzenlemek. Bir kere dağıtıverirsiniz bir şey ararken hızla. Sonra bir daha toparlanamaz gün boyunca. Bir güne sığdırmak kolay değildir çünkü seneleri. Öyle aceleye gelmez isteseniz de.
Çocuğunuzun çıkmış süt dişlerini yüreğiniz pırpır etmeden tek bir kutuya tasnifleyemezsiniz. Mavi boncuklu bir küpede çok eski bir tanıdığınızın o küpeyi size hediye ederken yüzünde oluşan ifadesini anımsarsınız. Bir kolye ucunu sizin için tek bir küpe haline getirmiş başka bir arkadaşınızın özel üretimini kulağınıza geçirirken, yüzünüzde muzip bir gülümseme belirir. Bu lüle taşı şeyleri artık takar mıyım kulağıma, takmalı mıyım, çok mu çocukça, çok mu seneler öncesinden? Ben artık ne kadar büyüdüm? Büyümek nedir? Bütün bu sorular öyle hızlı hücum eder ki zihninize; hâlâ elinizde lüle taşlarından gül motifleri, beyninizde çözümsüzlükler kalakalırsınız bir müddet.
Kullandığınız saatin kendisi eskidi. Kutusu niye hâlâ durur? Alır mısınız böyle bir saat daha? Saatteki dünya haritasının üstünde durduğu aynayı seçemez mi yine gözleriniz yıllarca; ilk defasında göremedi diye? Bir başka eşyada daha, bu şaşkınlıkları yaşatır mı size acaba hayat? Merak edersiniz.
Sonra tozlu çekmece altını süpürüp atacakken tam, fark ederseniz eski bir kol saatinin kopmuş bandını. O bant, size bazı yaşanmışlıkların yaşanmış olduğunun kanıtını sunuyorsa hele. Az daha süpürgenin çöp haznesine gidecekti. Yaşamınızın bir dilimini kayıp mı edecektiniz, gitseydi?
Çarşıya çıkınca satın alayım diye düşünüp gazeteden kestiğiniz “ Yumuşak Sevişmeler” isimli kitabın ilânını bu çekmecede yıllarca unuttuğunuz için kitabı satın alamadığınızı fark edersiniz. Acaba senelerdir, sırf bir unutkanlık yüzünden gereğinden sert mi sevişiyorsunuzdur?
Öyle kolay değildir bazı çekmeceleri yeniden düzenlemek. Sağlam yürek gerektirir.
Aynur Uluç
Berfin Bahar / 2007 -Sayı: 116
Kayıt Tarihi : 22.6.2004 11:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Aynur Uluç](https://www.antoloji.com/i/siir/2004/06/22/cekmeceleri-duzenlerken.jpg)
nesnelere insan oluşumuzdan düşen iç hatıralara ilişkin daha evvel ben bir başka yazıda da sarsılmıştım
Evet unutamadığım bir öyküydü , Necip Fazıl'dan ESKİ ELBİSELERİN HAFIZASI ....
kapalıçarşıda elbise tanıtımı için kullanılan cansız mankenlerin gece olunca birbirleriyle yaptığı konuşmalara dayalı bir öyküydü..
nesne ve insan arasındaki sağırlığı delmek isteyen bir eda.. gerek bu yazıdan ve gerekse necip fazılın öyküsünden bana kalan intiba..
zamanın ürpertici yüzünü ortaya çıkaran bir eda ...
Hepimizden birer öykü toparlamış. Aslında fazla.
Hangimizin yoktur, bir gün düzenlerim diye yıllarca kendi haline bırakılmamış çekmeceleri. Ve hangimiz sarsılmayız, biz gündemden çıkardığımız için anıları tek başına üstlenmiş nesnelerle yeniden karşılaşınca?
Çekmecelerin içine hayatlar hapsolur, dokunmazsan öylece kalır. Bir gün lazım olur diye çekmeceye atılan nesnelerin aramalarda karıştırılma sesi hayatın ortak sesi gibidir. Bazıları ele alınır, bakılır kalınır. Hatırasında eski günlere giderek.
Bir bayan çıkıyor çekmeceler üzerine hayatı karıştıyor:)) Çekmecelere konulan kozmetiklerle ilgilenmek yerine:)))
Çekmecelerin konulduğu eşyaların yapısına göre aynen sandıklar gibi kendine özgü kokuları da vardır değil mi? Bazen bir eski dolap görürsün, çekmecesine açar bakarsın. İlk önce bir gazete serilmiştir. Gazetenin tarihe bakarsın eski çekmecedeki... Yıllar öncesinden kalmadır. Birden okumaya başlarsın o gazete sayfasını... O çekmecede sıkışıp kalmıştır eski gazetede yazılanlar.
Her nesneden yaşama dair nektarlar çıkaran kadınlar çoğaldıkça sağlıklı yetişecek kuşaklar da çoğalacak demektir.
O kadar güzelliği,sevinci, hüznü, acıyı, bir sıra koymak zor zanaat.Bu çileli yolda size başarılar dilerim hanım efendi saygılarımla...Metin Topçu
TÜM YORUMLAR (15)