Zıt kutupların birbirini çekmesi
Fiziğin bilinen bir yasası olsa da
İnsan ilişkilerinde
Tam tersine bir durum vardır
Fiziksel zıtlıklar baştan çekici olsa da
Kadın erkek ilişkilerinde
Kalıcı ilişkilerde insanlar
Kendilerine benzeyen kişilerden hoşlanır.
Üzümün üzüme bakarak karaması gibi
Çiftleri birbirine benzetir.
Uzun süreli beraberlikler.
Uyumlu insanları gözlemlediğinizde
Benzerlikler fark edilir hemen
Ses tonları benzediği gibi
Konuşma hızları da benzerlik gösterir.
Hareket ve mimiklerde benzer birbirine
Nefes alışverişleri de uyumludur
İnanç ve değerlerde benzerlik gösterir.
Kayıt Tarihi : 12.10.2006 22:10:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kemal Tekir](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/10/12/cekim-2.jpg)
Emillie Sealand
Oturuyorum senin yanında
Ve uğraşırım gelmemek için daha yakına.
Konuşursun benimle konuştuğun gibi sanki başkalarıyla,
Bakışlarını dağıtarak eşit miktarda.
Konuşuruz her türlü şeylerin konusunda—filimler, politika…
Herkes araya girer sırayla
Bu senin aracılık yaptığın değiş tokuşta.
Ben birçok yüzden biriyim yalnızca
Gözlerinle taradığın geçerken birinden ötekine.
Geneldir soruların, fakat kışkırtıcı yeterince
Konuşmayı hayatta tutmaya.
Ben zararsız yorumlar katarım sadece.
Tabaklar geçiririz etrafta, yorum yaparak onların üzerinde
Herkesin vardır sosyal mekaniklerden iyi-yağlanmış el kol baş hareketleri
Yer bırakmayan belirsizliğe.
Elimden bardağıma olan uzaklığı hesaplarım, seninkine hafifçe dokunmayayım diye,
Bardağımdan dişlerime olanı, onları birbirlerine vurup tıkırdatmayayım diye,
Bacağımdan masanın ayağına, onun karşısına senin ayağının yaslandığı.
Herşey öylesine masum gözükür ki,
Öylesine anlamsız kusursuzca.
Fakat sen ve ben
Engellenmiş hissederiz bu kaldırımda
Ve bu basmakalıp rollerde.
Sen çok yakınsın ve felce uğratırsın beni.
Güç bela devam ettirebilirim senin gri bakışını,
sessiz sorgulamayla dolu.
Hareketlerimdeki sertlikten ayıplarım kendimi
Ve gerekçesiz kızaran yüzümden dolayı.
Basit bir sözcük, bir laf çaktırma,
Mümkün olan bütün değerlendirmelerin sonsuzluğunda
(Düşüncede gizlediğim tabii ki),
Açığa vurabilirdi benim sana olan arzumu
Ve gerçekten açığa vurmuş olsa gerek onu
Şimdi gülüyor olduğuna göre.
Arzu ederim senin gibi silip süpürebilseydim bu düşünceleri,
Ve bulsaydım sıradan bir bağlantının rahatını,
Ve saygının rahatını borçlu olduğum sana.
İsterdim seni memnun etmeye uğraşmamayı
Sana doğru yaslanmamayı böyle, sezilemez bir şekilde,
Bu kadar sessiz olmamayı
Ve sonra bu kadar geveze.
İsterdim bu ses yükselip alçalmalarımın olmamasını
Duygularımın dolup taşmak üzere olduğunu hatırlamamayı.
Ve sen o kadar sabırlısın, o kadar dikkatli!
Bırakırsın beni geleyim diye sana,
Meraklı, telaşsızca,
Herhangi birşey istemezsin özellikle.
Bir fantazidir o yalnızca,
Lezzetli olmak için yeterince dehşet verici
Bir fantazi olarak kaldığı sürece.
O zaman neden, çok geç kalmış olmanın hissi?
Alınyazısının bir çeşidiyle bağlanmış olduğumuzun,
İpe sapa gelmez bir arzunun yasasıyla,
Aksinin çekimiyle?
Şimdiden haber verebilirim helezoni yayı, kuşkuları, çekilecek acıyı.
Deneyimsiz değilsin senin kendin.
Fakat öyle gözükür ki bu ufak oyunda,
İçinde hiç kimsenin hiç birşey kazanmamış olduğu
Yalnız kaybetmenin lezzetini öğrenir birisi
Ve oynamanın bir daha.
Çeviren: Vehbi Taşar
TÜM YORUMLAR (1)