yazgım bu
hiç bir sevda sen kadar yakışmadı anlıma...
senli cümlelerin içinde kaybolmuş sessiz bir harf kadarım
ne öznesi ne de sevinçle çırpınan yüklemi hiç olmadım...
bir kelimenin içinde
sırt sırta iki sesiz harf kadar vardık
hasretlere prangalı boy boy özlemler büyüten...
başı karlı dağın yamacında kara kışlara aldırmadan
güneşli sabahlara aldanıp açmadan solan iki tel gelincik...
imkansızdık...
zemheri ayazında güneşe gülümseyecek kadar
cümlesini kaybetmiş anlamsız bir nokta kara imkansız....
göksuda yakamozlar kadar yalancı
eylülü hüzün sarısına boyayan yağmur lekesi kadar ıslak
ölümle yaşam arasında zamana yenik düşmüş silik bir çizgi kadardık...
hiç bir zaman biz olmayı beceremedik…
hadi durma öylece git
bu kasaba başı karlı bu koca dağ yıkılmışken üzerime
kimsesizliğim serilmişken sokaklarına git ne olursun enkazın ben olurum...
bendeki sen olan her nşeyi topla
bekletme seni bekleyenleri korkuyla ümit arasında git
sensiz cesetten farksız bedenimi gömer
bir sonraki bahara açacak yedi veren güllerinin öksüz kelebekleri...
git..
adını dudaklarımdan kanatarak sök
bana çıkan tüm sokakları unut ...
son birkaç damla göz yaşını mutlulukların bakiyesinden düş
saba makamında ezanlar okunurken
sessizce eski sevişleri uyandırmadan git sevgili
adınla başlayıp bitiremediğim cümlelerde bırak beni git...
bırak bu sevdanın günahları dökülsün sıcacık küçük ellerinden
nasır tutmuş beceriksiz buz kesmiş parmak uçlarımdan nefti topraklara...
hadi göm beni karanlığıma
göm düşten bozma senli rüyalarıma selasız duasız vedasız çek git...
Kayıt Tarihi : 5.5.2021 23:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!