Kızıl bir hazan sabahında Ankara’da bir sokak gibiyim.
Kırık bir bankta mesafelerin gönlümde büyüttüğü bu cehennemi
Ceketimin iç cebinde saatini kıyamete kurmuş tozlu resmini
Saklıyorum hâlâ
Ve; kendimden dahi saklıyorum senden gidemeyişimi.
Bilir misin hem ?
Gömleğimin yakasında kokun eskidi
Fotoğraflarda resmin, şiirlerimde dilimi yakan ismin
Seneler atlılara özenip uzaklaşıyor gözlerimden
Ve uzaklaşırken bir bir hâtıralar
Kopuyor fırtınalar saç tellerinde
Ve kopuyor bir şeyler ta en derinimde
Gözyaşlarım yanaklarımda cehennemdir
Yakmakta gözlerimden göğsümü
Hem bir yıldız dahi yok bu gecede
Hem bir perde arasından doluyor gözlerime karanlıklar
Beni mahrum bıraktın sen mehpare
Ve;
Kıyamete yuvarlanmakta vakitler
Ellerim son sürat giden bir zaman treninde dikenlerin arasında kan revandır
Parmak uçlarımdan silinmiştir bazı hisler
Bu iftirak neynevada binler mesafe gitmiş bir kervandır
Dudaklarından uzakta bir çöle aşığım
Mecnunu Leyla’dan koparmış bir hikâyedeyim
Bütün aşkları bir azap içerisinde bırakıyor bu
Ve ;
Sana elveda ismi Elifte mahfuz yar
Göğsümde cehennem , gönlümde bir uzak diyar
Ve ; ezberliyorum bu kabullenişimi
Bu devran bir daha asla ayaklarımızı aynı kaldırımlarda yürütmeyecek
Ve ; bu gözlerim bir daha asla şâhit olmayacak uykulu gözlerine
Güneş her dâim ufukta olacak
Lâkin bir daha gözlerin asla yüreğimde yağmur misali ateş parçaları büyütmeyecek !
[ 02.18.59 /27.04.2023 - Perşembe - Adapazarı ]
Behzat Atıf SakaryaKayıt Tarihi : 15.8.2023 23:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir Eylül’ün İkindisiydi, Anlatsam Şiir Olur.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!