Sur üflendi ve maç başladı.
Bu maçın hakkını vermekti en büyük kuralı.
Nice sultanlar da öyle yapmadı mı ?
Ya zenginler ?
Peki ya fakir evinde pişen bir tas çorba ?
Aslında o da hakkını vermek değil miydi , elde ki malzemenin ?
Saçlarım uzunsa kalçama kadar ,
Süslemek değil miydi hakkını vermek ?
Ve güzelsem beğenilmekti hakkım ,
Peki ya tecavüz etmek , hakkımı vermek miydi başkasına göre ?
Cebimde bir deste para ,
Şaşalı kıyafetler ,
Ve bir az mücevher ,
Peki ya uyuşturucu ?
Cebim kadarsa fiyatı ,
O paranın hakkını vermek miydi uçmak ?
Cılız bir adam gördüm,
Bir kadını izliyor ,
Adamdan daha yapılıyım ,
Öldürmek miydi hakkım onu ?
Ölmekle mi hakkını verecekti bedeninin ?
Peki ya sevmek ?
Ona gelince nedir bu yaygara ?
Yumruğun kadar büyükse yüreğin ,
Yumruklarınla mı seveceksin ?
Bu mudur hakkını vermek?
Öyleyse , verin hakkını sahip olduklarınızın .
"Yaşadığı hayatın hakkını verenler , cehennemi en çok hak edenlerdir çünkü."
Kaleminin hakkını veren bir yazardı bunu söyleyen.
Cehennem de görüşürüz .
Kayıt Tarihi : 25.3.2019 18:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kalemini en az kendi kalemim kadar sahiplendiğim bir yazara ithaf edilmiş bir parça , Onun baktığı pencereden baktığımda , hayatı kabulleniş biçimiydi gözlerimi dolduran , Bu şiirin hikayesi , yazarın ta kendisiydi. F.A
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (1)