kuru, solgun yarık çalıları içinde, titrek
mavi ateş kıvılcımları açmış ağzını
oynak bir kadın gibi dil çıkartıyor
defne yaprağı örtünmüş cesedime
sen ey mürekkebi döllenmiş kısır kraliçe
bir silah ancak onu kullanan el kadar iyi olabilir
ne verdin ki aylak bir yaşamdan başka
gözleri çıplak ay ışığı, geceyi şarapta kutsayan,
serseri kılıklı ayyaş bir düş tabircisiyim
büyülü kadınlar tiksinerek sıvaslar sakalımı
çam altında gürleşirim/ fideler ağlaşır
dumana boğulur kan tutmuş labirent odaları
sen ey ateşi canla harlayan köse ermiş
korsanlar cirit atıyor/ tahta bacaklı gölgeleriyle
çıkmaz sokaklarında sevişerek töre bilmez şehrin
çocukluğum, toprağa kazınmış ilk yüzüm
okşanması yasak bir çift göğüs gibi
ucuyla ıslatıp gömleğini köz devşiriyor
iç çatışmalar emziriyor dudaklarımdaki gençliği
sen ey yazgımı buzdan yontan ilahi komedya
ne var esrik geziyorsam iftar saatinde
imsak vakti sevişiyorsam kime ne
günah da benim cehennem de
ekim 2002 adana
Mehmet Şükrü KaplanKayıt Tarihi : 30.12.2003 16:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)