Bir şehir vardı,
kitap girmemiş, soru sorulmamış.
Bir çocuk vardı,
adını bile doğru yazamayan.
Bir anne,
kızına okul yerine ev öğreten.
Bir baba,
gazete değil dedikodu okuyan.
Ve zamanla büyüdü bu sessizlik,
bir ülke oldu
içinde duymayan kulaklar
bakmayan gözler
ve düşünmeyen zihinlerle dolu.
Cehalet,
öyle bir yangın ki
ne dumanı görünür uzaktan
ne ateşi fark edilir hemen.
Ama kül eder yavaş yavaş
bir milletin umudunu.
Liyakat yerine torpil seçen
ilim yerine bağıranı dinleyen
bir toplum oldu sonra.
Bileni susturdular,
sorgulayanı ayıpladılar.
Ve alkışlar en gürültücüye gitti,
en doğrusuna değil.
Bir öğretmen yalnız kaldı sınıfta,
bir kitap rafta tozlandı.
Bir halk,
yanlış bildiğiyle doğru sandığı arasında
yavaşça yok oldu.
Ve kimse anlamadı ne zaman battıklarını,
çünkü gemiyi batıran su
dışarıdan değil,
içeriden sızandı.
Kayıt Tarihi : 1.6.2025 20:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Söylediklerin, suskunluğun içindeki çığlığı fısıldıyor adeta. O çatlağın içinden sızan hakikat, kelimelerinde can bulmuş. Susturulanların sesi, ayıplananların vicdanı olmuşsun. Yüreğine sağlık… Duvarı yıksalar da, senin gibi kalemler yeniden inşa eder yarının özgür baharını.
TÜM YORUMLAR (2)