Cefâ Tepesi Şiiri - Macit Kuruçay

Denize tâze çıtır çıtır sıcacık
on ekmek attım deniz şenlendi
düşündüm birden yüz ekmek attığımı
tekrar düşündüm
bin ekmek attığımı
bugünlük son paramdı
yarınlık Allah kerim.

Denize on ekmek attım
önce martılar geldi
peşine kargalar
hemen peşine güvercinler
sonra balıklar
sanki had-gâh cüsse âyini
denize on ekmek attım
ekmek paramdı
yarınlık Allah âlîcenap.

Deniz akşamı
martılar çekiliyor kışlalarına
rüzgâr basıyor yalın kamçısını
doymuşlar mıdır acaba aklım kuşlarda
deniz ağılı hâle hâle nasıl da yarılıyor
denizin bir sesi var akşam vakti
dalga boyu zincirler şakır şakır nasıl da kırılıyor
o ses var ya o ses
o koku var ya o koku
bilhassa yanık kızıl rüzgâr
kulaklarıma kulaklarıma
burnumu burnuma
yüzüme yüzüme
tomar tomar nasılda çarpıyor
söylenmiş söylenecek en güzel türkü
dinliyorum dinliyorum
içten içe ciğerim yanıyor
bir avuç kaynağından köpüklü deniz suyu içiyorum
Fatih'te çatlayan dört tohumu düşünüyorum
Fatih'te düşen dört cemreyi düşünüyorum
üşüyorum
içim titriyor
orada yatar Fatih
sarayların asıl sâhibi
ağzımı siliyorum.

Ah benim kör topal çolpa umutlarım
gün boyandı karaya
hangi renk kaldı ki karasinek
ve ben anladım
en büyük ressam kusursuz siftahsız güneş
ay var
var ama
pek bir alaylı.

Türk
Kürt
Arap
Keldanî
Aramî
Süryanî
Yezdanî
Şeytânî

cefâ tepesindeyim.