UT qeant laxis
kalın kara bir do üfledin aklından
günlerin, yalnızlığın ritmini değiştirdin
saçlarını kestirdin, bıyık bıraktın
tesbih satın aldın bir işportacıdan
parklarda oturdun, gitmelere kalktın
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Batıyı küçümsemek veya büyümsemekten söz ettiğimizde kesin bir şeyi söylemiş oluruz...bizim batı olmadığımızı..türkler batılı değilidr. ama batı üzerine en çok kafa yormuş asyalılardır..
Türklerin özlü deyiş hafızası diğerlerinin hafızasını bilmediğimden benim için bir sanı olsa da bana muhteşem gözükür..
Biz türkler mesela deriz ki...uzak yerin somunu büyük olur...veya , davulun sesi uzaktan hoş gelir... deriz...
Peki böyle demekle ne demek isteriz...bilinmeyenin içinde esrarengizlik ve umut vardır..uzak bize bilinmediği için mutluluk umudu aşılar..ama aynı sözlerin içinde bir gerçeklik daha vardır..mesefe ne olursa olsun nesnellik aslında aynıdır...
Bu şiir için son bir söz söylemem gerekirse..
sinema salonları anadoluya yayıldığında bir çok yerde sümerbank fabrikalarının içine de sinema salonu kuruldu..bu sinema salonları genellikle alt yazılı yabancı filmleri oynatırdı ilçenin veya ilin ağırbaşlı ve kültürlü olması beklenen ileri gelenleri için..
bense hem ceran sinemasında orhan gencebayın bir teselli ver filmine giderdim hem de sümer sinemasına şekspirden uyarlama hırçın kıza...
peki bu iki ayrı uygarlığın altın bileşkesi bir gün olacak mı...bakalım..sanırım bizim ömrümüz yetmeyecek ama zaman bileşik kaplar kanunu gereğince gereğini yapacaktır...
Son not..Şu godot konusuna değinmişken orhan pamuğun romanında geçen o müthiş makaleyi anmamak olmaz..bulusam copy paste yapmak isterim...o makalede mehdi kavramının postmodern yönde müthiş bir analizi vardı çünkü..
Saygılarımla
Batının kapalı kapılarını açmak , aralamak ve batıyı anlamak...batıya empati yapabilmek..
Anlamak, zor ve zorlu bir iştir..anlamak, eski bilgiyle yeni bilginin çarpışmasıdır daima...belki eski demek yanlış oldu..bizde mevcut olan bilgiyle mevcut olmayan bilginin çarpışması demek daha doğru belkide...
Anlamak , te'lif etmek demek..sindirerek, muhakeme ederek, kıyaslayarak yapılan bir iş..oysa bir de taklit diye bir kavram var..maymun zekası dediğimiz bir zeka gerektiren...
Bu bakımdan, batıyı anlamak veya batıyı taklit etmek arasında ki fark kaliteyi belirliyor..
Şiir bu bakımdan yapılacak ,en insaflı bir eleştiriyle, seçtiği snemaskop görüntülere bakılınca , bu ülkede çekilmiş, bu ülkenin zihni formatıyla hesaplaşmış gözükmüyor..
Şiirin anahtar cümlesi Godot okunuşu godo..avrupada bile popüler kültür avangard kültür içinde yer alan bir sembol..
Üç ortadoğu menşe'li dinde geçen mehdi kavramının çağdaş bir eğretilemesine dayanan bir samuel beckett tiyatrosu..
DEVAM EDEBİLİR
Şimdilik şiirin ne dediğini bir kenara koyup , şiirin atmosferinin neden bu şekilde oluştuğunu düşünmeye devam edelim.. Türkiyede batı duygu ve fikirlerinin yeni zamanlarda neden karşılık bulduğuna dair bir önceki yazımızda başladığımız teatiye devam edelim
Söğütteki küçücük osmanlı beyliği , aynı dönemde anadoludaki bir çok Türk beyliğinden farklı bir yol izledi..osmanlı diğer beylikleri zapt etmek yerine , batıyı fethetmek yolunu seçti..veya coğrafi konumunu akıllıca kullandı..
Burada bilerek iki ayrı arapça sözcük kullandım..
fetih ve zapt..
zapt osmanlıca yazılışı itibarıyla zabt sözcüğü sıkıca zorla ele geçirmek hükmü altına almak anlamına geliyor.zaptiye inzibat benzeri sözcüklerle akraba...Oysa fetih, açmak anlamında bir sözlük
osmanlıca sözlükte şöyle deniliyor..
Açma, başlama.
Faydalı şeyleri elde etmek için yolları açmak. Muğlak şeyleri açmak.
şeklinde anlamlar verilmiş..fethin arapçada anahtar anlamı da var...miftah deniliyor ki..meşhur bir kitap olan miftah ül kulüb...kalplerin anahtarı demek..
Bu anlamda zaptetmek daha emperyalist bir kavram olarak çıkıyor karşımıza...
ne demek istedik şimdi..Türkler diyarı ruma doğru akarken sürekli batının kale kapılarını açan bir anahtar görevini yüklendiler..
açtığınız her kapının arkasında ''bir sırrın anlamıyla'' buluşursunuz..
Asya toplumları içinde Türkler kadar batıya anahtar görevi yüklenmiş başka bir ulus ta yoktur...
DEVAM EDEBİLİR..
duyumsadıklarımın tepesine çıkıp, bastım ben de sesimi mi'nin bemoline..oluverdi sesim 'meeeeeeeee..!..'
:))
açıkçası şiiri sevdim...
şairi kutlayarak,herkese saygılar efendim..
Tiyatral bir dili var şiirin ve western bir dokusu..
Bu iyi bir şey midir?
Bu iyi veya kötü bir şey olmaktan çok ''BİR ŞEY'' dir sadece..Bütün olgular gibi kendisi olan bir şey..
Bu şiirin . belki analizinde bize söylediği, hissetirdiği ilk şey , zihinlerimizde oluşturduğu çatallaşma olarak ne olabilir..yerellik ve evrensellik ayrımsaması..
edebiyatta ve sanatta yerellik ve evrensellik gitgide üzerinde daha fazla düşünmemizi gerektiren bir durum olarak karşımıza çıkıyor dünyanın iletişimle global bir köy haline dönüştüğü günümüzde..Evrensellik ve yerellik ve bunun içiçe geçişmesindeki hızlanma ..
osmanlıdan , osmanlı kozmopolitanlığı ve aristokrasisinden bizlere siyahiler dediğimiz zenci insanlardan devreden en önemli figür ''DADI KALFA'' dır..Uğurlugiller isimli yıllarca oynayan ve kenter kardeşlerin radyo tiyotrasından önemli bir karakterdir dadı kalfa..Halayıklar kavtamı yani...
Dolayısıyla Jazz müziğinin veya Blues ın, karaderili, soluk benizli, beyaz adam şeklinde jenerikle sunulan western gerilimlerinin bizde yaşama dokunsallık anlamında bir karşılığı yok...elbette bizler amerikaya göç esnasında avrupalı beyazların daha önceden afrikadan getirdiği zencileri oradan amerikaya yedeklerinde taşırken tam 9 milyonunu gemilerde zayi ettiklerini bilmeyiz.. afrikadan gelen kozmik seslerin bu tehcir esnasında ne çeşit acılarla bilendiğinden haberimiz yoktur...beyaz adam eğer kökler filmini yapmasaydı Kunta Kinte'den de haberimiz olmayacaktı...
her neyse...
Sınırların , ülkeler arasındaki hudut duvarlarının gitgide şeffaflaştığı zamanlarda yaşıyoruz artık...
indim seyran ettim frengistanı
gülleri var bizim güle benzemez
deyip dudak büktüğümüz batı ve sonra dönüp gelip sazımızla beraber sığındığımız kendi hücremiz ve kendi stoplazma içi bir alanımızdan söz edemiyoruz
DEVAM EDEBİLİR
kutlarım günün şiirini
Sivas doğumlu. Tıp doktoru. Elazığ, Ağrı, Ankara, Sivas ve Şirnak'ta yaşadı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu sanatçı, Antalya’da adli tabip, acil hekimi ve turizm hekimi olarak çalışmaktadır. Bekardır, Bilge Çınar adında bir delikanlının babasıdır.
Hayatı da şiiri gibi anlamsız geldi bana.Şiirde ve hayatta
anlam aramayanlar sevebilirler alkışlayabilirler Şair! ..i ve Şiiri! .. ni vesselam.
Bu şiir neyi anlatıyor?
Kusura kalmayın ben bir şey anlamadım.
Anlayanlar şiiri açıklayacaklardır sanıyorum.
Günün şiiri seçildiğine göre çok şey anlatıyor olmalı.
Sevgilerimle efendim. Başarılar dilerim.
:):):)
birde caz müziğinin.. batıda bu denli sevilmesine mukabil.. bizim insanımıza.. pirinç tarlalarında.. annesi ağlatılan zavallı zencileri çağrıştırdığı... bizim insanımızın yüreğinin çok yuka olması münasebeti..
zaten aşıklarımızın.. yürek yakan sevdalarına.. şairlerimizin ciğer yağı akıtıp eriten.. şiirlerine maaruz kalmış.. bir neslin efradı olup.. yeterince kavruk olmamız sebebi.. aydın bir zümre için elzem olmakla beraber..
avama pek bir şey vermeyip.. bilakis.. kapalı odada.. silah zoru ile yarım saat dinletmeye kalksanız.. kendini pencereden atıp.. az mürekkep yalamış akademisyen abi ablalarımızın.. sıklıkla sarılıp medet umduğu.. laminor.. fa diyez.. aziz ve necip milletimiz tezgahında rağbet görmez..
anca.. gülden garaböcük eşliği..dertliyim inleyen bir keman gibi mutluluk gönlümeee hep düşman gibi..hayaaatım ağlataaan bir romaaan gibiüüü.. eğeeer aaağlıyorsaaam yaşııyooorum ben.. namesine kulak asar.. yandım anam anam sarııı gıız.. daki o bağlama melodisine kulak verir o..
haa do imiş sol imiş laa.. anlar kafa basar alkışlar.. haa.. neticede.. müzik ver ordan müzükle coştur beni.. bu lazım bu.. çok güzel.. alkışlarımla..
öncelikle seçici kurula teşekkür ederim.. böyle isabet seçim yaptığı için..
yoksa şuraya Baki.. yada daha usta birini getir.. millet şiire söyleyecek söz bulamayınca birbirini yiyebilir.. sen şiiri az sevdin.. hayır efendim bilakis sen az sevdin.. ben çok sevdim diye..
..mmm haldun çağlıyan efendide.. kalender garip baki zeki kekik mekik çekik.. gibi.. her ad soyadından etkilenen şair misali.. öyle bir çağlayım meydan çağlama görsün demiş.. şiirle yetinmemiş.. müzik vermeye.. do çalmaya çalışmış.. do çalan biri ile.. şairi sembolize etme çabasına soyunmuş..
hüznüm ile sende olur bir eşim
hicri yürek içre bulaşırım
ne yazık üstüme doğmaz güneşim
ne şafak ne fecre ulaşırım
arkadaş dost yoldaş iyi seçile
aşılmaz dağ senin ile geçile
ben bir ip yumağı yükümse çile
çözülüp çözülüp dolaşırım..
..diyerekte.. aleme avazeyi seyret ritmin değişti.. bir kitap bir şiir okudun müzik dinledin sanat seni sen yaptı.. ona göre bıyık saldın.. gomonis avı giriştin.. yahut tesbih aldın.. hacı oldun.. acı oldun..
çölde haykıranın sesiydin sen, sessizliğin,
hep bekledin, gelmedi neydiyse beklediğin .. şeklinde serzenişle.. aslında şairin sevgili diye beklediğinin.. neticede insan olduğunu bilmesine karşın.. bilmezden gelip..
aslında kimbilir belki de gelebilir diye ip uçları vermektedir.. bu iplerin uçlarını.. açık sarih verdiği denli.. şiirin musikisi.. ritm ve tempo bir o denli akıcılığı sağlıyabilirse.. nihayet kavuşacaktır beklediğine..
şair düzyazıdan sıyrıldığı nispette..
ota dokunur bir şehir şarkı söylemeye başlar.. yoksa..ın in ınının ınının.. araba iteklemişsin.. eter sıkmışsın.. çalışmış gitmiş.. çokmu önemli.. az araziye yayılıp.. su içme serinleme ister okur.. şair bunu başarabilmişse..
..kalemine sağlık.. yüreğine sağlık.. seçici kurula teşekkür.. yoksa.. bana ne elalemin üç tavuk sekiz keçisi.. gecenin yarısı beni buraya çeken.. şiir beklentisi.. bir şey güzel ise güzel çirkin ise çirkin.. vasat ise vasattır yanı..bu lazım bu bu çok güzel..
Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta