Her gece düşümdesin
Her gün hayallerimde
Özlemim denizinde
Dağında çiçeğinde
O gürül gürül akan
Derelerinde inat
Hasret yorgunluğudur
Bizleri sensiz kılan
Senden uzaklarda ve
Özlemini duymayan
İnan bana Çayelim
Yalan söylüyor yalan
Güneşin doğuşunda
Binbir efsane gizli
O huzme ışıklarda
Mora boyanan dağlar
Ben senden uzaklarda
Tulum sesine hasret
Yemyeşil dağlarını
Merak eder ağlarım
Sevde eder Allah’a
Efsane dolu dağlar
Sevda çiçekleriyle
Rengarenk olur bahar
Kalbime huzur verir
Eşsiz fırtınaların
Gölgesinde yeşerip
Çiçek dolar dağların
Eski bir şarkısın sen
Çayelili sevdalın
Dünyanın gözdesidir
Çayın, muhlaman, balın
Bir yanda renk renk puşin
Bir yanda peştamalin
Benzerin yoktur senin
Cennet seni kıskanır
Bütün gönüllerdesin
Tüm dünya seni tanır
Yeşilin ve mavinin
Kucağında doğmuşsun
Gökteki yıldızlarla
Hep arkadaş olmuşsun
Sen huzurla dolusun
Ben yanarım Çayeli’m
Senden uzaklarda ben
Hep ağlarım Çayeli’m
Sen hep mutlu olmanın
Güzelliğini tattın
Bütün çocuklarını
Gurbet ellere attın
Şimdi o çocukların
Yanar sana Çayeli’m
Onlarda benim gibi
Her gün ağar Çayeli’m
Mavine yeşiline
Kokuna hasret kaldım
Kokulu üzümüne
Çayına hasret kaldım
Bitmeyen bu hasrete
Yanar mısın Çayeli’m
Sende çocuklarına
Ağlar mısın Çayeli’m
Ayrılık türküleri
Söylenir dağlarında
Binbir efsane yaşar
Güzel yaylalarında
Denizinde takalar
Bilmem hala durur mu
Hamsi yolu şaşırıp
Sahillerle vurur mu
Sahilinde dizilmiş
Limanköy sahil yaka
Yorgun düştüm gurbette
Resmine baka baka
Coşkun dereler gibi
Bende sana akarım
Güzel yaylalarına
Uzaklardan bakarım
Özledim o yemyeşil
Çay kokan bahçeleri
Özledim burcu burcu
Çam kokan evlerini
Özledim sahilleri
Süsleyen martıları
Gelin gibi süslenen
Kıvrım kıvrım yolları
Kurumuş senelerce
Kalbime akan pınar
Hasrete yanık düşmüş
On beş asırlık çınar
Viraneye dönmüş hep
Duman tütmeyen evler
Sen varken bu yüreğim
Hangi güzeli sever
Senle dolu yüreğim
Her gün özleyip yanar
Bizi uzaktan gören
Birbirine küs sanır
Kanayan yaramızı
Ne olur sar Çayeli’m
Bizleri de yanına
Yanına al Çayeli’m
Ayırdın birbirinden
Dost akraba kardaşı
Yağmur olup gözyaşı
Döker kupsa tepesi
Bütün dünyayı sarmış
İnce uzun kolların
Kapanmış birer birer
Issız kalmış yolların
Hüzün sarmış dağları
Bulutlar ağlamakta
Nice ulvi aşıklar
Senin için yanmakta
Sen Çayeli’m sen dolu
Sen dolu kalbim
Yıllar akıp gitti ve
Seni unutamadım
Der misin gidenlerim
Beni unuttu diye
Bir tarafa çekilip
Sessizce ağlar mısın
Kabuğun altındaki
Sızlayan yara gibi
Gidenlerin ardından
Sızlanıp ağlar mısın
Unuttuk sanma seni
Unutmak kolay mı
Bu kurtlar sofrasında
Barınmak kolay mı
Kolay değil Çayeli’m
Var olamak kolay değil
Seni sevmeyenlere
Yar olmak kolay değil
Hamsi ve çay kokusu
Çeker beni yanına
Hasretim camilerden
Okunan ezanına
Ramazan sofraların
Hala burnumda tüter
Çıkar mı hiç aklımdan
İftar borazanların
Değişme ömür boyu
Hep böyle kal Çayeli’m
Bizleri de yanına
Yanına al Çayeli’m
Sende güzel lahana
Sende güzeldir hamsi
Damaktaki tadımdır
Hoşmeri muhlaması
Biraz yoğurt yanında
Bir de köy muhlaması
Çal tulumcu çal bize
İnce bir yol havası
Öyle çal ki tüm dünya
Kalkıp horon oynasın
Hasret çeken Çayeli’m
Mutluluktan ağlasın
Yaşar mı derelerde
Pullu pullu balıklar
Yaylalarda var mıdır
Efsane sevdalıklar
Senoz’un dereleri
Harıl harıl akar mı
Yayla yolunda kızlar
Hala puşi takar mı
Geleceğim Çayeli’m
Suyundab kanacağım
Bir seher vakti gelip
Kapını çalacağım
Bitecek yıllar sonra
Ayrılığın hasreti
Özledim Çayeli’mi
Özledim memleketimi
Ana baba kardeşi
Birbirinden ayırdın
Seni seven kalpleri
Uzaklara savurdun
O genç sevdalıları
Güneş gibi kavurdun
Bu hazin manzaradan
Şimdi sen mutlu musun
Mutlu musun bir söyle
Şimdi ben sana elim
Seninle güzelleşir
Baharlarım Çayeli’m…
Kayıt Tarihi : 30.12.2009 16:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)