Rüzgarın beni götürebileceğine inandığım zamanlar vardı,
Masa örtüsünden uçan halım,
Nereden bileyim ben bu vahada rüzgar esmediğini.
Bildiğim bir şey varsa o da bildiğim şeyleri aslında bilmediğimdi
Keşke uçabilseydi cehaletim kırmızı beyaz piknik örtüsünün üzerinde korkmadan.
Cehaletimin uçağa binme korkusu yoktu, bilakis göçebe leyleklerin arasına karışmayı pek bir severdi.
Fakat dedim ya işte, bu vahada rüzgar esmedi.
Bu yüzden cehaletim oturdu oturduğu yerde, biz de o masa örtüsünün üstünde yemek yedik.
Kırmızı kurdelelerden güller yaptım
Onları soldurmaya kıyamazdım
Sevdiğim insanları bıraktım; camdan biblolara sardım
Onları kırmaya kıyamazdım...
Felekten bir güz güllerimi çaldı,
Uzaklara götürdü, sarardı soldurdu.
Camdan biblolarım ayaklar altında un ufak oldu.
Bana da uzak takvimlerden bir kış ve cam kırıkları kaldı.
Bizim hiç pahalı terliklerimiz olmadı
Zaten terlikler neden pahalı olurlardı
Ben plaja çıplak ayak gidemem
Cehennemde terlik verirler mi bilemem.
Vermezlerse de kıymeti yok.
Yalın ayak yürümeye alışkınım ben.
Vahadakiler, develerin tökezlediği yolları süratle aşar,
Bu yüzdendir ki davetçilerin geç kaldığı davetlerde biz hep ev sahibine yardım ederiz.
Nasıldır bilmem
Bir ev olmak...nasıl hissettirir
Anneler ev; babalar ocak
Nasıldır bilirim hapishanede çaydanlık olmak.
Doğrusu bizim vahada çaydanlıklara sabıka sorulmaz.
Zira mahkûmiyetin en demli tonlarını onların içtiğini biliriz.
Neticesinde yaşı geçkin amca oğlunun ardından teslim edilen hürriyetin kıymetini bir biz vahalılar, bir de esir çaydanlıklar bilebilirdi.
Artık sormuyorum insanlara insanları
Onlar da sormasınlar bana beni
Ben insan değilim ki
Bugün fenerbahceli bir kupa bardağıyım
Yarın bacakları unutulmaktan yanmış bir çaydanlık
Biz vahalıların kanında ve kanından da koyu yerlerinde var bu
Kendimizle tanışmamazlık ve biraz da uyuşmamazlık.
Ömrümüzün hatırı sayılır kısmını sudaki yansımalarımızı kovalayarak geçirdik.
Uzunca aynalarımız ve ceketlerimizi asmamız için portmantolarımız yoktu bizim.
Dedelerimin aynaları vardı; kırdılar
Anneannem süte çay katar (çaya değil)
Çok isterim ölmek
Portakal ağacıyla gömülmek
Çok istiyorum yaşamak
Kedilerle evlenip köpekler doğurmak.
Kayıt Tarihi : 31.7.2019 22:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!