Sularında geçti çocukluğum.
Bilmem hangi midyedeki inciydi umduğum?
Yosun tutmasa da düşüncelerim,
Hep duru değildi yolculuğum.
Dalgalanırken her lahza yürek,
Sularına bırakıldı nice dilek.
Bir beyaz örtü kapladı her yanı
İkram etti nakkaş siyah bir bohçayı
Gözüm ne nakkaş ne bohça gördü
Aklımda mağlup oldun kapat kapımı
Gündüzün buğulu bakışlarında,
Hasretin kolları uzayıp gider,
İçine kurtlar düşer,
Kurtlar kemirirken hızla atan yüreğini,
Yol uzar, hal uzar,yel uzar…
Bad-ı saba haber var mı şirin yardan?
Gül yağmurlar indi yere,
Gül yüzünü göre diye,
Gül taşıdık, gülden güle,
Gül içinde gülden demet,
Var içinde yok mu servet?
O YERDE
Gönülden mercanlar düşünce taşa,
Taşta belirir binlerce yara.
Seyrine doyamam hünkarın ama
Gökyüzü yeryüzü. Cisim haya.
Vatan...
Asırlarca,
Kim bilir, kaç cengâver kumandanın,
Ruhuna sinmiş, fetih duası.
Vatan...
Ben, O, şiir
Serim, düğüm, çözüm.
Işıktan kafesler örerken güneş semada,
O kafesler içinde ruhum.
Denizden nasipli balıkçıl gibi,
sevgili cavide sivrikaya soyisminiz dikkatimi çektiği için üyelik yaptırdım bi gün bu mesajı okursanız cevap yazın tanışalım benimde soyismim sivrikaya mümkünse cevap yazın İSA SİVRİKAYA...