Söğütlü yolun sonunda
masallardan kalma bir evin
kiremitlerine düşer
Çiçeğin adı, yasemin…
Beyaz bir kısrak
yüklenirken ahşap keresteleri
sırtına gem vurur
hazır şapkalı ustanın elleri…
Uzun günlerden sonra
ahşabına gürgen karışan saçakların
solgun kızıdır, Yasemin…
Meydanı boş bulan güneşin suçu,
yaprağına düşüverir
Ustanın, Akdeniz kokan teri...
Her bir oymasını okşarken,
derisi nasır kaplı, hünerli ellerin
pervasızca gövdesinde gezinir
tenselliğini koklarken,
kurumaya mahkûm, yaseminin…
Can suyunu verirken ustanın eline
nicedir okşanmamış böylesi istekli
çünkü o bir aşk çiçeği
Adı, yasemin…
Günün yorgunluğunu alıp üstüne
söğütlü yoldan ayrılırken
içine çektiği nefesle
yorgun terini siler Usta,
Bir an durur,
elinde tanıdık bir koku
dönüp bakınca arkasına
kurumuş dallarına,
aşkla seslenir,
Yasemin…
O gün, bugündür…
Bahçesinde Yasemin bakar Usta…
Kayıt Tarihi : 7.8.2009 01:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hikmet Yurdaer
elinde tanıdık bir koku
dönüp bakınca arkasına
kurumuş dallarına,
aşkla seslenir,
......
bu güzel dizeler
bana şu sözü hatırlattı.
...
gül veren elde her zaman gül kokusu vardır
..
selamlar
TÜM YORUMLAR (5)