Çarşı her şeye karşı Şiiri - Ahmet Kırmızı

Ahmet Kırmızı
59

ŞİİR


74

TAKİPÇİ

Çarşı her şeye karşı

kapı vuruluyordu
yüreğimiz ağzımıza geliyordu
biz üç kişiydik
pertekli ceylan
küçük emrah
ve küçük ibo
pardon dört /kendimi unutmuşum/
ve fakat bu ilk unutuşum değildi kendimi
bir keresinde bir türküde unutmuştum
ki o türkü mor dağların emanetiydi
krizantem çiçeği falan açardı o dağlarda
ve enteresandır
üç koca destan üç koca dünya
üç denklem
üç şifre üç atom çekirdeği ve
Bir çakmak bir kıvılcım birde dinamit
vardı vadilere açılan boğazlarda
sıfırcı aysel hocanın o dağlardan haberi yoktu
biz coğrafya dersinde hiç görmedik o dağları
müfredatta görmemişti

kapı vuruluyordu
altımıza ediyorduk korkudan
biz üç kişiydik
pertekli ceylan
küçük emrah
ve küçük ibo
pardon dört /ben çiçekleri sulamaya gitmiştim/
kamer abimden öğrenmiştim
çiçek sulamayı
gölgelerin kollarında
bir mahzun mor menekşeyi suluyordum
ve fakat ağlıyormuydu ne

kapı vuruluyordu
it gibi korkuyorduk
cıvıldaşarak birbirimize sarılıyorduk
tavuk yavruları gibiydik
pertekli ceylanın kokusunu
o zaman yalamıştım
ve işte o zaman
tam da o zaman
içimden ona portekizli ceylan diyesim geldi
öbür iki lavuğa bir şey demek istemedim
zaten nuri abi
küçük emrahın...
neyse
küçük ibo da fil gibi oldu
küçük ibonun yerine
teomanı aldık
kötü dalıyordu
o çocuğun yerine
azer bülbülü aldık
titreyen bülbül biraz komikti ama olsun
perteklinin yerine de
türkan ablayı
biz yine üç kişi olmuştuk
pardon dört/ aslında üç. en aslını sorarsanız; biz hiç biz olmamıştık. o yüzden sayıların önemi de yoktu. bu ülkede sadece istatiksel değerlerde adımız vardı ve tümlemelerde işe yarıyorduk. biz varız diye bu ülkenin yüzde doksan dokuzu müslümandı ve biz varız diye bu ülkede her türk asker doğuyor genellemesi kabul görmüştü ve biz varız diye bu ülkede çakar çakmaz çakan çakmaklar icad edilmişti ve biz varız diye kirlenmek güzel oldu.
çünkü hiç bir şey bizi aklayamıyordu. hiç bir şey vicdanlarda bizi temize çıkarmaya yetmiyordu. ve fakat aslında yoktu birbirimizden farkımız. onların sadece takım elbiseleri vardı ve güzel evleri.

kapı vuruluyordu
biz nasıl korkuyorduk
aklımız çıkacak gibi oluyordu
bülent ablamız kurban oluyordu bize
sarkık dudaklarıyla /rüyalarımıza girme diyemiyorduk ona. biri desin lütfen/
ve ateş bizi çağırıyordu
kavruk tenimiz ne de güzel duruyordu
nezarethanelerde/yalnız biraz daha kalabalık olmuştuk/
polis abiler bize annemizin onayladığı şekerlerin yerine
enteresan alternatifler sunuyordu/pertekli ceylan şimdi ne yapıyor acaba/
kemal kükrer mutfaklarda
coplarda karakollarda en son sözü söylüyordu
biz
bir
kaç
kişiydik.

kapı vuruluyordu
şiddetli korkuyorduk
göğüs kafesimiz zorlanıyordu
evren amca gelmişti tanklarıyla
biz beş kişi olmuştuk
konseyi oluşturacaktık/pardon altı/
dedim ki ne konseyi
hadi voltranı oluşturalım
bana kıç tarafı düştü...

biz kaç kişiydik hatırlamıyorum
pikaçu, şirek ve sedrik
ve sedrik henüz sekiz yaşındaydı
ve lanet olsun
onun halden anlayan bir dedesi
bir de çinli manitası vardı
bizimse nuri alçomuz
ve kazım abimiz
ve çoşkunumuz vardı

biz hepimiz cin gibiyiz
ve ölümüne yanlızız
ve biz
artık o gün bu gün
her şeye karşıyız

Ahmet Kırmızı
Kayıt Tarihi : 20.3.2008 18:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


zıııtt erenköy

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Kırmızı