Dolu geçti otobüs
Yolcular durakta kaldı
Ne diye tatil oldu
Çocuklar sokakta kaldı
Gelmeyince nazlı yar
Sevgiler ulakta kaldı
Tez göçtü analarımız
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Çarpıklıklar
Dolu geçti otobüs,
Yolcular durakta kaldı.
Ne diye tatil oldu?
Çocuklar sokakta kaldı.
Gelmeyince nazlı yar,
Sevgiler ulakta kaldı.
Tez göçtü analarımız,
Bebeler kundakta kaldı.
Söylenen bunca söz,
Girdiği kulakta kaldı.
Sen ben kavgasına düştü,
Aydınlar karanlıkta kaldı.
İlahlar mı beğenmedi ne?
Kurbanlar sunakta kaldı!
Söyleyecek söz bitmedi,
Şiirim dudakta kaldı.
Çetin Özdemir 04.07.1984 Karacabey
Çarpıklıklar
“Bir Şiir / Bir Yorum” serisinde genellikle kamuoyuna mal olmuş şairler ve onların ilginç şiirlerini konu alıyoruz. Daha çok da kimsesiz ve ölmüş şairlerimizi seçiyoruz ki itiraz edemesin. Vur abalıya yaptığımızda gürültü çıkaramasın :) Bu yüzden antolojideki dostların şiirlerine uzak duruyorduk…
Tanıdığımız veya yaşayan şairlerle ilgili yazmanın sakıncaları vardır. Bunlardan birincisi, nesnel olamama kaygısıdır. Bilirsiniz insan su gibidir. Sevdiği insana doğru meylederken, hoşlanmadığı insana veya şiir tarzına karşı acımasız olabilir… Oysa şiir eleştirisi gerçeği olduğu gibi vermeyi gerektirir. Şimdi bunu deneyeceğiz:
Dolu geçti otobüs,
Yolcular durakta kaldı.
Şair, hayatın içinden gerçek sahneler, gerçek kesitlerle çıkmış yola. Dolu geçen bir otobüsün, onu bekleyen yolcuları hayal kırıklığına uğratması… Uzun zamandır beklemişsinizdir, tam “geliyor işte” derken, “bekleyiş bitti” derken… Sizi almadan giden bir otobüs…
Ne diye tatil oldu?
Çocuklar sokakta kaldı.
Çocuklar akıllarıyla büyür. Çocukları büyüten okuldur. Okullar tatilse çocukların büyümesi de yarım kaldı demektir, bu görüntü ise ne kadar hüzün vericidir.
Gelmeyince nazlı yar,
Sevgiler ulakta kaldı.
Sevgiliye bizi anlatır dostlar. Aşkımızı, özlemimizi, bir mektubu, bir selamı taşır sıcacık, nakış nakış… Duygu yüklü satırlar elde kalır bazen…
Tez göçtü analarımız,
Bebeler kundakta kaldı.
Terslikler bir iki değildir. Bu ülkenin bebekleri de şanssızdır, daha doğumda yitirirler analarını… Bir büyük yalnızlığı damıtırız içimizde.
Söylenen bunca söz,
Girdiği kulakta kaldı.
Sözler söyleriz, sözler veririz, tutulmaz. Sözümüz duyulsa bile uygulanmaz… Bir kulaktan girip, öbüründen çıkmasa bile gereği de yapılmaz…
Sen ben kavgasına düştü,
Aydınlar karanlıkta kaldı.
Her şeyimiz çözüm bekler. Aydın, sorunu algılayan, çözüm öneren kişidir. Aydınlar çözüm önereceğine kişilik yarışına girişince bir kördüğüm oluşur.
Karanlıkta bir ışık yol gösterir, birden fazla ışık ise yolumuzu şaşırtır.
İlahlar mı beğenmedi ne?
Kurbanlar sunakta kaldı!
Yeni bir çıkış yolu için adaklarımız, dualarımız bile kabul görmez olur.
Şiirin en etkileyici dizeleri desek yeridir. Tanrı ki son sığınağımızdır… O bile bizi görmez, duymaz olmuştur… Biz sığınmak isteriz; o, kapı duvar… Bu ne büyük yalnızlıktır?
Söyleyecek söz bitmedi,
Şiirim dudakta kaldı.
Dert bir değil, elvan elvan… Daha hangi birini anlatsam size... diyor şair.
Duygu yoğun dizeler bunlar, her biri hüzün yüklü bulutlar gibi…
Hayatın zorlukları… anlaşılmamak… anlatamamak; hayattan umduklarımızı bulamamak… bunaltır bizleri. Sanki bütün dertler bizim için yaratılmıştır. Böyle anlarımızda, sanki herkes rahat da bu sıkıntılar nedense bizi bulur, sanırız. Hüzün basar dörtbir yanımızı...Oysa hayat bir mücadeledir. Şairimiz her beyitte 'bu mücadelenin taraflarından birini', fotoğraf kareleri biçimde vermiş.
Ve oldukça etkileyici ama...
Bu dizelerde karamsar bir hava var. Şiirde mutsuzlukların yanı sıra gelecek güzel günlere ilişkin umutların da yer alması beklenirdi. Böylece şiirde bir iç denge kurulmuş olurdu. Şair, hissetmemişse ne yapsın, denebilir belki… Bu gibi durumlarda hemen yayınlamamak gerekir şiirimizi. Şiir, biraz beklemeli, gerekirse yeniden yazılmalı, duygu düşünce dengesi, her yaştan insanda yarattığı ya da yaratacağı etki hesaplanmalıdır.
Şiirde ses ve ahenk unsurları, akıcılık, sürükleyicilik oldukça düzeyli. Beyitlerle yazılmış ancak; açıkça düzenlenmediği için biz bunu uyak düzeninden çıkarabiliyoruz. “-ta kaldı”larla redifler; “durak, sokak, ulak, kundak, kulak, sunak, dudak” arasında ise tam uyak oluşturulmuş.
Çetin Özdemir'in şiir yolculuğunu ve duyarlı, usta işi şiirlerini izlemeyi büyük bir zevkle sürdüreceğiz.
Sedat Demirkaya
Çetin bey.........Hazır dökülüyorken keşke biraz daha devam etseydi..Güzel gidiyordu..........saygıyla
Anlamlı güzel bir şiir okudum yüreğine sağlık abimiz
Yine güzel anlamlı ve duyarlı biryürek sesi..tebrikler
Tayyibe Atay'da
Şiirde kaldı!..
:)))))))))
kalan kalana!..ertele bakalım,ertele..nereye kadar!..
'yeter ki gün eksilmesin penceremden' diyen ses düştü şimdi aklıma...çare gibi!..
neyse ben gideyim,çaresizliğimin peşinden sevgili minik kuş,emi!:)))))
bekleyen var çünkü...:))) 'miyav' dedi kapı eşiğimdeki kedi yavrusu!..bir lokma ekmek için!..ona bir şeyler vermeliyim ve de yumuşacık tüylerini sevmeliyim...erteleyemem doğrusu:))))
kutluyorum saygı ve sevgiyle...
Yaşam zaten tezatlar üzerine kurulu, yaşama sanatı bu zıtlıklardan anlam çıkarabilmek değil midir? Yokluktan varlığa, karanlıktan aydınlığa, yalnızlıktan çoğula koşmak için umutlarımız olmasa ne kadar dayanabilirz acımasız yaşama... Tebriklerim çok...
Söylenen bunca söz,
Girdiği kulakta kaldı.
Sen ben kavgasına düştü,
Aydınlar karanlıkta kaldı.
Malesef öyle oldu üstat.
Güzel ve anlamlı şiir için kutlarım.
Mustafa Yiğit
KISA AMA ÖZ OLARAK NİTELENDİREBİLECEĞİMİZ AMA İÇERİĞİNE GİRDİĞİMİZ ZAMAN O KADAR GENİŞ ANLAM İFADE EDEN MISRALAR Kİ TEBRİK EDERİM BU GÜZELİM YÜREK SESİNİZ İÇİN...ZEVKLE OKUDUM VE TAM PUANIM YÜREK SESİNİZ İÇİN
anlamlı.. çok güzel bir anlatım..duyarlı yüreği kutlarım..saygılar
ANLAM VE ANLATIM HARİKA...
DEĞERLİ HOCAM SÖYLEDİĞİNİZ GİBİ; BİZLERİN TEK SORUNU,SORUN ÇÖZEN İDARECİLERİMİZİN OLMAMASI...
Kİ SORUN ZATEN ONLAR...(
YİNE KEYİFLİ BİR ANLATIMLA DERİN VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ DİZELER...
DUYARLI YÜREĞİNİZE VE EMEĞİNİZE SAĞLIK...KUTLARIM...ANT+10
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta