Bu hayatın elleri yok!
Sokak duvarlarına acılar, umutsuzluklar ve sensizlikler çiziliyor.
Bu sokakların ağzı yok!
Çığlıklar yapışıyor iki dudak arasına ve sesler yaratılıyor iki göz yaşına,
Velhasıl,
Hayat yok yaşadığım şehirde, yaşama dair hiçbir şey!
Yokluğunun üzerime bıraktığı kıyafetleri topluyorum,
Bir tutam, gardırop dolusu acı
Etrafıma binlerce sersem bakış atıyorum
Ve kendimde,
Biraz Nietzsche tarzı, sigara dumanı buluyorum.
Che guevara'dan bahsetmiyorum bile,
Sen sol kaburgamı kırdığında, o ten bronzuna binalarımı yıkıyordu
Neyse,
Bugün beyaz mı giysem yoksa kırmızı mı?
Yâda umut mu yaksın tenimi
Geceleri de sessizlik örter tenimi.
Boş ver!
En iyisi, gidişlerin güldürsün insanları ve üzerime bakarlarken, belki utanca bürünüp utanç giyerim bir nebze üzerime.
Ah Caroline, çok argo lügatımız vardı aşk kelimemiz de bile
Caroline,
Arada bir küfürlerin ziyaret ediyor beni
İki demli çay eşliğinde sohbet ediyoruz, sonra siktir olup gidiyoruz
Nereye gidiyorsak!
Kayıt Tarihi : 27.4.2013 16:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Dur artık hayat, gitme daha... Yoruldum...
Bu güzel şiirinizi
Canı gönülden kutlar
saygılar sunarım esen kalın
Klişeler kullanmak çok risklidir.Keşke uzak dursanız onlardan.
Eldeki tüm baharatları bir yemeğe koyarsanız, yemek aslından
başka bir şey olur.Ve sizin kaleminiz, duygularınız güçlü;
o eklenti gibi duran süslere ihtiyacı yok şiirinizin.
Tebrikler...
TÜM YORUMLAR (7)