dört duvarı camekanlarla kaplı
sanırsın ki mahpushane kışlası
kararır karardıkça duvarları
koyu renkli gri camları
boğar ruhunu
sanki azrail gibi
bir rehavet çöker üzerine
yere düşer gözlerin çaresizce
bir koşu dersin
ferahlık bulayım ruhuma
dolanır durursun labirent yollarında
bazen de kaybolursun karanlığında
evhama girer yüreğin
çekilmez olduğunda dakikalar
bu yüreklere zindan
mahpushane kışlasında
soğuğu kutuptan gelir
sıcağı çölden
yağmurun sesiyle ıslanırsın
brandayla örtülü çatısından
bir sığınak ararsın kendine
yüreğine bağlı bir başka yürekte
seher vakti güneşi müjdeler güne
geceler gebedir elbette
umudu güneşle doğan günlere
bilirsin ki zaman akıp gidecek ırmak gibi
bu gri duvarlarda açacak bahar çiçekleri
sarısı beyazı ve daha niceleri
kurumuş toprağa düşen bir damla su gibi
uçurumlarında karanlığın mum ışığı gibi
kara gecelerinde kışların kor ateşi gibi
ısıtamadıktan sonra umutların yüreğini
etten kemikten bu beden için zindan dediğin nedir ki
çaresizlik en büyük zindan değil mi
Kayıt Tarihi : 29.7.2006 01:14:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Şaban Uluca](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/07/29/caresizlik-en-buyuk-zindandegil-mi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!